İçinde bulunduğumuz sıcak yaz günlerinde tatile gitme fırsatı bulamadınız mı? Evde oturmuş, uzun uzun senaryo kasma derdine düşmeyeceğiniz bir oyun mu arıyorsunuz? İşte aradığınız o oyun Rocket League. Hiçbir katkı maddesi barındırmayan, saf eğlenceye hoş geldiniz. Video oyunlar çok acayip bir mecra. Dibine kadar gerçekçi bir yapımı elde etmeniz de mümkün, hayal gücünün sınırlarını zorlamanız da. Ha keza akıllı adamın aklına gelmeyecek, sokakta söyleseniz dalga malzemesi olabileceğiniz saçmalıkları hayata geçirebileceğiniz bir mecra aynı zamanda. “Ana karakterimiz kare bir et parçası ve testerelerin üzerinden falan zıplıyor böyle” diye tasarladığınız bir fikri sinemaya taşısanız veya kitabını yazsanız insanlar size deliymişsiniz gibi güler. Ama ismini Super Meat Boy koyup oyun yaptığınızda milyonlarca kişi ayılıp bayılarak oynuyor işte. Aynı durum; “Futbolu bildin mi? Heh aynısı ama arabalarla oynananı!” saçmalığı için de geçerli ve bu saçmalığa Rocket League ismini verdiğinizde işin rengi bir anda değişerek çılgın eğlenceli bir oyun ortaya çıkıyor. Oyunun Robot Wars ve Robotica gibi robotların kafes dövüşü programlarını hatırlatan bir yapısı var. EĞLENCENİN SAÇMALIK HALİ Şimdi elimizde arabalar ve futbol var. Peki bu oyundan keyif almak için hangi tür oyunlara ilgi duymak gerekli? İşin futbol tarafında Pro Evolution Soccer veya FIFA’dan ziyade FIFA Street’in o ciddiyetten uzak yapısından eğlenebiliyor olmanız lazım bir kere. Yarış kısmında da Gran Turismo veya Need for Speed’e takılıp kalmamış, Mario Kart benzeri oyunlarda da saatlerinizi geçirmiş olmanız büyük bir artı olacaktır. Rocket League, bünyesinde hiçbir ciddiyet barındırmayan (bu eğlenirken önemli maçları ciddiye alamayacağınız anlamına gelmiyor tabii ki), mantık süzgecini bir kenara bırakmanızın gerektiği bir yapım. Elimizde devasa bir arena, iki kocaman kale, bir o kadar kocaman bir top ve bu topun peşinden koşturan arabalar var. Amacınız o topu karşı kaleye rakibinizden daha fazla sayıda ulaştırmak, hepsi bu. Asist yaptım mı, kart gördüm mü, oyuncu değiştirsem mi gibi gereksiz detayların hiçbirisi burada canınızı sıkmayacak. Yeri geldiğinde rakibe toslayarak dahi olsa o topu bir şekilde kaleye sokmaya çalışacaksınız. Kulağa fazlasıyla basit geliyor değil mi? Gerçekten de öyle ve oyunun bütün güzelliği de burada yatıyor işte. Rocket League, bazen eğlenebilmek için 20 farklı tuşa görev atamak gerekmediğini, yarım saat tutorial ekranında cebelleşmenin elzem olmadığını suratımıza vuruyor. Yakan top gibi, yağlı kayış gibi bir oyun bu, minimum kural ve maksimum eğlence… TABUTTA RÖVEŞATA Elbette bu oyunda da ustalaşabileceğiniz bazı detaylar bulunuyor ve bu ustalık size muhakkak başarı olarak dönecektir. Ancak Rocket League ustalaşmanın da diğer pek çok oyuna göre daha kolay olması ve yapısı gereği öngörülemez olayların çok sık yaşanması sebebiyle uzun süredir oynayan biriyle yeni başlayan oyuncunun arasındaki farkın en küçük olduğu oyunlardan birisi. Gol atabilmek için yapabileceğiniz tek şey gaza basmak değil. Oyunun saçmalığı sağ olsun araçlarınız sıçrayabiliyor, hatta iki kez sıçrayabiliyor ve bu ikinci sıçrama işin bütün rengini değiştiriyor. Arabanızla hız almış bir şekilde ilerlerken havada bulunan topa doğru zıplayıp tam yanındayken istediğiniz yöne doğru ikinci bir sıçrayış ile oldukça hızlı şutlar atabiliyorsunuz. Öne doğru atacağınız bir takla topa vuruş gücünüzü artırırken, “barrel roll” dediğimiz yana salvolar dar açıdan goller atabilmenizi sağlıyor. Daha fantastik goller içinse geriye doğru ikinci bir sıçrama yaparak röveşata çekme şansınız var ki, arabalı bir futbol oyununda bu cümleyi kurabiliyor olmak bile fazlasıyla ilginç geliyor. Bunların yanında bir de sahanın muhtelif yerlerine yerleştirilmiş olan güç toplarını alarak enerji barımızı doldurup turboya sahip oluyoruz. Bu bar ne kadar çok dolarsa turbo özelliğini o kadar uzun süre kullanabiliyoruz ve yeterince dolarsa rakip arabaları patlatma şansımız da oluyor. Gole giden bir rakip aracını son saniyede bu şekilde patlatmanın verdiği hazzı kelimelerle ifade etmemiz olanaksız. BİRLİKTEN KAHKAHA DOĞAR Bu cümleyi kurma ihtiyacı duymuyoruz aslında ama söylediğimiz her şeyden anlayabileceğiniz üzere bu oyun tamamen gerçek insanlarla birlikte oynamak için tasarlanmış. Evet, tek başınıza çevrim dışı olarak oynama imkanınız bulunuyor. Hem takım arkadaşlarınızı hem de rakibi yapay zekadan oluşturarak koca bir sezonu kurgulayabilirsiniz de. Ancak bunun vereceği zevk, gerçek insanlarla birlikte oynamanın vereceği zevkin yanında sıfır kalır. Çevrim içi olarak 1v1, 2v2, 3v3 ve 4v4 şeklinde ayarlanabilen maçlar, oyuncu sayısına göre çok farklı eğlenceler barındırıyor. Bize soracak olursanız en ideal eşleşme 3v3 maçlarda yaşanıyor. 1v1 birisine kafayı taktığınızda ve kimin daha iyi olduğunu göstermek istediğinizde doğru seçim. 4v4 ise tam bir kaos. Taktiği, planı, her şeyi bir kenara atıp “dan dun” oynamak istiyorsanız eğlencenin suyu bu maçlarda çıkıyor. Lakin bu oyun e-spor maçlar için de oldukça müsait ve işini ciddiye alan oyuncular adına 3v3 maçları tavsiye ediyoruz. Bilinçli oyuncular için görev dağılımı yapma imkanı sunması da cabası. Rakip takımda her daim kaleyi kollayan, rakip oyuncuları saf dışı bırakmak için çırpınan ve devamlı golü koklayan 3 farklı oyuncu gördüğünüzde eğlenceden fazlasını amaçlamış kişilerle uğraştığınızı anlamış oluyorsunuz. PS4 – PC EL ELE Hem PS4 hem de PC için piyasaya sürülen oyun, bu iki platform arasında bir köprü de oluşturuyor. Ortak sunucu kullanılması sayesinde konsol oyuncuları PC oyuncularıyla beraber oynayabiliyor. Bu durum son derece hoş olsa da, sunucuyu şişirmesi ve sık sık çökme problemleri yaşatmasıyla biraz can sıkıyor. En azından maç sırasında bir oyuncu düştüğü takdirde oyun yarıda kalmıyor ve o oyuncunun yerini anında bir yapay zeka dolduruyor. Aynı şey değil ama oyun zevkinin bölünmesinden çok daha iyidir yine de. Elde ettiğiniz başarılar sonucu aracınızı geliştirme fırsatınız da oluyor ancak bu geliştirmelerin tamamı kozmetik olarak yansıyor. Hiçbir şekilde araçları güçlendiremiyor olmak ve her oyuncunun tamamen eşit şartlarda sahaya çıkması bizce oldukça doğru bir tercih olmuş. Ama sanki araçların yapısına göre özellikleri değişseydi daha iyi olabilirdi. Örneğin spor araçlar daha hızlı ama daha dayanıksız, minivan tarzı araçlar ise yavaş olmalarına rağmen güçleriyle savunmada daha faydalı olabilirmiş. Tarzları ve şekilleri nasıl olursa olsun her aracın aynı hız ve dayanıklılıkta olması oyun içi tercihlerini kısıtlayan bir durum olmuş. YAZ AŞKI Oldukça sıcak ve bir o kadar da oyun açısından kısır bir dönemden geçiyoruz. Tercih edilebilecek oyun sayısı bir elin parmaklarına dahi ulaşmıyor ne yazık ki. Zaten istesek de, koltuğa yayılıp saatlerce oyun oynamanın pek de mümkün olmadığı zamanlar bunlar. O nedenle Rocket League, 5 dakikalık maç süreleriyle ve sunduğu eğlenceyle içinde bulunduğumuz ortama en ideal yapıyı barındırıyor. DETAYLAR Oyunun sunduğu yapıyı şu görselden daha iyi anlatan bir şey olamaz. Ciddiyet yok, mantık yok, kompleks yapı yok. Sadece saçmalamak ve eğlenmek var. Çevrim içi olarak insanlara karşı oynamak işin asıl eğlencesi olsa da tek alternatif değil. Çevrim dışı olarak da split-screen özelliği sayesinde arkadaşlarınızla kapışabilirsiniz! Aracınızı özelleştirmek için sunulan seçenekler de tıpkı oyunun kendisi gibi oldukça saçma. Örneğin tavana bir adet fes yerleştirerek hala develere bindiğimizi düşündürebilirsiniz. Oyun içi para kazanmakta son nokta. Gördüğünüz gibi yapımcı ekip pek çok reklam alanı koymuş sahalara. İsterseniz firmanız için bu alanları siz de değerlendirebilirsiniz. PUANLAMA