Oyun İnceleme

R.U.S.E. 

Faruk AKINCI 07 Kasım 2010 12:33 - Güncelleme: 07 Kasım 2010 13:35

R.U.S.E. uzunca bir zamandır merak ettiğimiz bir oyun. İlk duyurulduğu zaman İkinci Dünya Savaşı oyunu olmasından dolayı epeyce bir burun kıvırdık ama farklı oynanış sistemi oyunu merak etmemize neden olmuştu. R.U.S.E.’da genel olarak ‘kaynak topla, birim üret ve savaş’ mantığı yok. Aksine, gerçek zamanlı da olsa daha bir sıra tabanlı strateji havası taşıyor R.U.S.E. Elbette ki korakor savaşlar da yaşanıyor, savaş alanında bir şekilde kan gövdeyi götürüyor ancak özellikle işin kandırma kısmı gerçekten önemli. Düşmanınızı bir şekilde yanlış yerlere gönderebilir, olmayan birliklerinizi varmış gibi gösterebilirsiniz. Burada amaç zekanın kaba kuvvete üstün gelebilmesini ve fazla birim basanın her zaman kazanmasını engellemek. Ve evet, bu sistem gayet iyi çalışıyor.

YENİLİKÇİ YAKLAŞIMLAR
Oyunda iki farklı taraf bulunuyor: Birleşik Devletler ve Almanya. Ana senaryoda her iki ülkeyle de oynayabiliyorsunuz. Ve ilginçtir ki karakterlere odaklanan ilginç de bir hikayesi var oyunun. Yani İkinci Dünya Savaşı teması dışında bir şekilde karakter hikayelerini de izleme şansınız oluyor. Oyun, Yale’den terk olan, 1. Zırhlı Birlik Kumandanı Binbaşı Joseph Sheridan’ın hikayesini konu alıyor. Afrika’dan, Almanya’ya kadar olan geniş yelpazedeki görevlerde Binbaşı Sheridan ile omuz omuza çatışıyorsunuz. Senaryonun ikinci kısmındaysa Nazilerin gözünden yaşananları görme şansımız oluyor. Bu kez General Erich von Richter’in kontrolünü ele alıyoruz ve ciddi anlamda bir heyecan fırtınası başlıyor. Nazi görevlerinde bir yandan cephelerde savaşırken, diğer yandan üst rütbeli bir subayın hain planlarını engellemeye ve hainin kim olduğunu ortaya çıkarmaya çalışıyorsunuz. Nazi kuvvetlerinde üst rütbeli bir subayın müttefiklere çalıştığı söyleniyor ve bu hainin kim olduğunu bulmaya çalışıyoruz. Klişelere saplanıyor olsa da sürükleyici bir senaryosu ve renkli karakterleri var R.U.S.E.’un. Ama asıl işimiz elbette ki strateji. Oyunun ilk duyurulduğu zamanlarda ilginç bir tanıtım videosu vardı. R.U.S.E.’un devrimsel bir oyun olacağını simgelemek için oyunu havadaki taşları hareket ettirerek oynuyorlardı videoda. O videonun üzerine bir de ‘bilgi kontrolü ve Move desteği’ gibi özellikler duyunca oyunla ilgili beklentilerimiz tavan yapmıştı haliyle. Şu kadarını söyleyelim R.U.S.E. bu denli büyük beklentileri karşılayacak bir oyun değil, çünkü fazlasıyla gelenekçi bir havası var. Elbette ki birtakım yenilikler getiriyor türüne ancak onca açıklamadan sonra insan çok daha farklı beklentilere kapılıyor. Öncelikle oyunun çatışmalar sırasında klasik taş-kağıt-makas mantığında ilerlediğini söyleyelim. Yani size verilen görev için en uygun birimleri üretip araziye çıkmak durumundasınız. Örneğin bir üs mü kuşatacaksınız? Topçu sınıfı piyadeler ve tanklar bu iş için ideal. Ya da sabotaj mı yapacaksınız? Öyleyse iyi eğitimli komandolarınızı gizli bir operasyonla düşman sınırları içine sokmaya çalışacaksınız. Yani klasik strateji mantığı burada da çalışıyor. Elbette ki bu iyi bir şey zira oyun gerçekten strateji kurgulayanı sonuna kadar ödüllendiriyor. Diğer yandan oyunun temposu da strateji kurgulayanı ödüllendirecek şekilde ayarlanmış. Yani hızlıca birim basıp hemen saldırıya geçmek bu oyunda yok. Önce plan yapmalı, ardından birimlerinizi seçmeli, ondan sonra aksiyona girmelisiniz. Aynı zamanda haritayı da okumalı ve görev yapacağınız haritaya adınız gibi hakim olmalısınız.

KARTLARI DOĞRU OYNAMAK
R.U.S.E.’un türüne getirdiği en büyük yenilik düşmanı aldatabilme olanağı. Bunu yapmak üç şekilde mümkün, bilgi açığa çıkarmak, bilgi saklamak ya da yem atmak. Örneğin, düşmanın şifreli mesajlarını çözerseniz bilgi açığa çıkarmış olursunuz. Telsiz mesajlarınızın dinlenmesini önleyebilirseniz de bilgi saklarsınız. Tamamen yapay bina ya da birim üreterek de düşmanın dikkatini dağıtmış ve ortaya yem atmış olursunuz. Bu sistem oyunun içine gerçekten de başarıyla yedirilmiş. Hem tek kişilik, hem de multiplayer oyunda stratejilerinizi esnetebiliyorsunuz. Bu arada oyunun multiplayer kısmında ana senaryodaki iki ülkenin dışında, İngiltere, İtalya, Fransa ve Sovyetler Birliği gibi ülkelerin de oynanabildiğini ekleyelim. Her bir ülkenin kendilerine özel güçlü ve zayıf yanları bulunuyor.

ÖLÇEK HER ŞEYDİR
Oyunun grafik tasarımını takdir ettik doğrusu. Devasa savaşların yaşanmasına izin veren ölçekteki büyük haritalar, taktiksel derinlik sağladığı kadar güzel de görünüyor. Özellikle plan aşamasındayken, savaş alanına geçişteki animasyon sizi havaya sokmakta çok başarılı. R.U.S.E.’un bir diğer ilginç yanıysa PlayStation Move desteği sağlaması. (Biz oyunu PC’de inceledik ancak kısa bir süre de olsa Move sürümünü deneme şansımız oldu.) R.U.S.E. sürpriz bir şekilde hareket algılayıcı sistemle gayet iyi çalışıyor. Birimleri seçmek ve yönetmek gayet iyi kurgulanmış. Sadece birim basma hızında bir problem yaşanabilir ancak o da alışıncaya kadar.

HAREKETE GEÇİN
R.U.S.E. vadettiği devrimi gerçekleştiremese de kaliteli ve sürükleyici bir strateji oyunu. Özellikle Move sürümünü edinmek isteyenlere “hayır” demeyiz doğrusu. Her ne kadar içinde tüm İkinci Dünya Savaşı klişelerini barındırıyor olsa da ilginç oynanışıyla kendini bağlıyor R.U.S.E. Gerçekten bu düşmanı aldatma işini bugüne kadar nasıl kimse akıl edememiş hayret doğrusu…

Taktik haritası üzerinde ne zaman, hangi aldatma taktiğini kullanacağınızı belirleyebiliyorsunuz. Ve bunu yapmak tüm oyu deneyiminizi baştan aşağı değiştiriyor. Elbette ki hepsinin de bir süresi var.

İşte oyunun gerçek ölçekteki savaş alanlarından biri. Önceden taktik haritası üzerinde çalışmanın bir faydası olsa da kesinlikle bu haritalara karış karış hakim olmadan oyunu rahat bir şekilde oynayamıyorsunuz.

Oyunda zaman zaman ana görevler dışında belli başlı yan görevleri yapmanız gerekebiliyor. Örneğin, düşman için önemli olan bir binayı havaya uçurmak gibi. Bunları yapmadan geçmemenizi öneririz.

Bazen klişelere saplanıp kalsa da kesinlikle sürükleyici bir senaryosu var R.U.S.E.’un. Hem de kaliteli ara sahnelerle anlatılıyor. Animasyonlar oldukça yumuşak. Özellikle başkarakterlere ısınacağınızı düşünüyoruz.