İkinci Dünya Savaşı’nda elinde dürbünlü tüfeği ile Nazi avlayan bir Amerikalının anlatıldığı Sniper Elite serisinin nasıl olduysa dördüncü versiyonu ile beraberiz. İnsan keşke şu adamdan on tane olsaymış da, koca savaş bir haftada bitseymiş diye düşünmeden edemiyor doğrusu Oyunlarda insan öldürülmesine izin verirseniz başınıza iş alırsınız. Oyunlarda ha keza hayvan öldürürseniz de başınıza iş alırsınız. Pek çok insan oyununuzu yine zevkle oynar ancak bir yerlerde bazı “hassas” kişiler çoktan kuyunuzu kazmaya başlamıştır bile. Sizin oyununuz yaşanan terör olaylarının en temel sebebidir örneğin. Manyağın biri elinde makineli tüfekle bir okula saldırırsa yapılacak ilk şey bilgisayarında sizin oyununuzun yüklü olup olmadığına bakmak olacaktır. Tam da bu nedenle yapımcılar bol bol insan yerine zombi öldürülen oyunlar tasarlar çünkü hazırda bir kez ölmüş bir şeyi tekrar öldürdüğünüzde kimsenin sesi çıkmaz. Başınızın ağrımasını istemiyorsanız zombi yerine kullanabileceğiniz bir seçenek daha vardır; Naziler! Bu seçenek o kadar güvenlidir ki; bırakın yerilmeyi, en hümanist insan tarafından bile; “Patlat şunun kafasını!” diye destek görürsünüz. Sniper Elite serisi bunun o kadar farkındaki, Nazi zombi öldürdüğünüz bir yan oyun bile yaptı adamlar yahu! YAKIN ÇEKİM ALABİLİR MİYİZ LÜTFEN? Açık konuşmak gerekirse Sniper Elite serisinin bu güvenli toprağa birazcık ihtiyacı var ne yazık ki. Zira normal ölümlerde bile dikenlerini çıkaran insanların, bu oyundaki ölüm animasyonları Nazi dışında bir gruba gerçekleştirilse neler yapabileceklerini biz kestiremiyoruz. Hala bilmiyorsanız ne demek istediğimizi açıklayalım; Sniper Elite serisinde dürbünlü tüfeğinizle bir atış gerçekleştirdiğinizde yavaş çekim devreye girer, merminin havadaki yolculuğunu izler ve ardından x-ray görüntüler eşliğinde düşmanın hangi iç organını patlattığınızı oldukça ayrıntılı bir şekilde seyredersiniz. Bu aksiyon o kadar detaylı ve o kadar çekicidir ki, hemen hemen başka hiçbir albenisi bulunmayan bir oyunun dördüncü vesiyonunun çıkmasına vesile olmuştur. Yüzlerce metre mesafeden sıktığınız kurşunun kafatası, akciğer, kalp ve hatta testisleri patlatmasını ve bir de üzerine vurduğunuz bölgeye göre puanlandırılmasını izlersiniz. Mortal Kombat serisindeki X-ray saldırıların dürbünlü tüfekle gerçekleştirilen hali gibi düşünün. Bir yandan mideniz bulanır, bir yandan garip bir şekilde aşka gelirsiniz (Ve sonrasında kendinizden utanırsınız). İşte böylesi bir oyunda Nazi dışında başka insanları öldürdüğünüzü bir düşünün, biz olacakları düşünemiyoruz zira. İşte bu sebeple, yine, yeni ve yeniden Karl Fairburne olarak yüzlerce Nazi’ye ölüm saçıyoruz. Üstelik X-ray öldürme animasyonunda büyük geliştirmelerle beraber. Tüfeğinizle gerçekleştirdiğiniz atışlarda merminin deriyi, kemikleri ve iç organları ayrı ayrı parçalamasını, geliştirilmiş grafiklerle ekrana yansıtmayı başarmışlar. Bununla da yetinmeyerek, yakın dövüş bitirici vuruşlarda ve attığınız bombadan saçılan şarapnel parçalarıyla gerçekleşen ölümlerde de kullanmışlar bu animasyonu. Oyunu oynarken kendinizden nefret etmek için artık daha fazla sebebe sahipsiniz anlayacağınız. KAHROL DÜŞMAN AL SANA BOMBA! Sniper Elite 4, önceki oyunun bittiği yerden başlıyor ve bu kez karakterimizi İtalya’ya sürüklüyor. Önceki oyunun bittiği yerden falan diyerek sanki takip ettiği bir hikaye varmış gibi hissettirdiysek özür dileriz. Zira öyle bir şey yok, yani oyunda bir hikaye yok. “Dürbünlü tüfeğe sahip bir asker lanet olasıca Nazilerle karşılaşır ve olaylar gelişir” minvalinde bir hikayeye sahip oyun. Yapımcılar bu oyunu yalnızca estetik ölümler görmek için satın aldığınızdan o kadar emin ki, daha fazlasını vermek için hiçbir emek harcamamışlar. Pek çok kişi için bunun bir sorun teşkil etmediğinin farkındayız, ancak bizim için ediyor ne yazık ki. Bakın elimizde durmaksızın Nazi avladığımız Wolfenstein isimli bir başka oyun daha var ve o oyun, iyi kötü bir hikaye anlatmak için yıllardır elinden geleni yapmaya çalışıyor. “Bir yerde çok acayip gizli bir belge var, görevin de bunu almak” dediğin zaman bir hikaye anlatmış olmuyorsun yani. Çok bir şey yapmalarına da gerek yok, mesela bir oyuna düşmanlar tarafından ele geçirilmiş olarak başlasak ve amacımız da bu durumdan kurtulmak olsa bile farklı bir tat katılmış olur. Aman neyse ya, kime ne anlatıyorsak… SNIPER’A GENİŞ ALAN LAZIM Senaryo kısmında gösterdikleri ketumluğu harita ve oyun alanı noktasında göstermemişler neyse ki. Önceki oyunların lineer yapısının aksine bu kez çok daha geniş haritalar bulunuyor elimizde ve açık dünya mantığıyla istediğimiz noktaya ilerleyebiliyoruz. Elbette bu durum Sniper Elite 4’ü bir açık dünya oyunu yapmıyor ancak görevlere istediğimiz noktadan ve istediğimiz şekilde yaklaşabilmek adına bir hareket alanı sağlanmış oluyor. Bu durumun oyuna yakıştığını belirtelim çünkü bir sniper olarak hedefimizdeki bölgeyi analiz etmek ve buna uygun olarak konuşlanacağımız noktayı belirlemek çok daha tutarlı bir hissiyat yaratıyor. Üstelik gerçekleştirilen bir başarısız atış sonrası yeriniz belli olduğunda kaderinizi kabullenip üzerinize koşturan düşman askerlerini avlamaya çalışmak yerine, gizlenerek farklı bir konuşlanma noktasına geçebilmek güzel olmuş. Tabii oyunun merkezinde dürbünlü tüfekle Nazi avlamak olsa da, düşman bölgelerine gizlice sızmanız ve yakın temasın zorunlu olduğu durumlara düşmeniz de gerekiyor. Her ne kadar bu kısımların oynanış hissiyatı diğeri kadar tatmin edici olmasa da, tekdüzelikten kurtulmak adına varlığından memnun olduğumuz detaylar olduğunu söyleyebiliriz. YAPAMAYAN ZEKA Elbette bir üst paragrafta bahsettiğimiz tüm unsurlar, ancak düşman yapay zekası doğru bir şekilde çalıştığında anlam teşkil edebiliyor. Yapımcılar mümkün olan her fırsatta Sniper Elite 4 ile birlikte yapay zekanın harika bir şekilde iyileştirildiğinden dem vuruyor olsa da, biz onlara ancak; “Hadi oradan!” diyebiliyoruz. Oyundaki yapay zekayı tanımlamak pek mümkün değil zira tutarsızlığın uç noktalarında durmaksızın dans ediyor. Kimi oyunlarda yapay zeka çok kötüdür; ne yaparsanız yapın sizi görmezler, gördüklerinde saçma sapan hareketler yaparlar, bıraksanız aylarca aynı noktaya bakarak dururlar. Sniper Elite 4’te ise yapay zeka bazen çok işlevsiz, bazense CERN’de yarın işe başlayabilecek bir seviyede. Kimi zaman düşmanın iki adım yanından bakkala gider gibi yürüyebiliyorken, kimi zaman dört duvar arasında hareket dahi etmezken binanın dışındaki bir asker tarafından fark edilebiliyorsunuz. Ve bu tutarsızlık, kötü bir yapay zekaya sahip olmaktan çok daha vahim bir durum. Zira bundan kaynaklı olarak tüm oyunu şans faktörüne bırakarak oynamak zorunda kalıyorsunuz. Gerçekleştireceğiniz atışın sesini gölgelemek için top atışına mı denk getirdiniz? Keşke zahmet etmeseydiniz zira bizim keyfimiz sizin emeğinizden daha değerli bu oyunda… TAKTİK MAKTİK YOK DİYENLERE Sniper Elite 4, önceki oyunlarda bizi mest eden tek bir animasyondan daha fazla hiçbir şey sunmayı başaramayan bir oyun olmuş. Kendini tekrar eden görevler, kalitesiz senaryo ve tutarsız yapay zeka nedeniyle oyundan uzun süreli keyif almak mümkün değil. Lakin işte olay dönüp dolaşıp serinin medar-ı iftiharı ölüm animasyonuna geliyor ve bu hala inanılmaz zevkli. Sırf bunun için almaya değer mi? O ancak sizin karar verebileceğiniz bir durum ne yazık ki. DETAYLAR Afrika’nın sepya ağırlıklı tonlarından sonra İtalya’nın renkli atmosferi oyuna birazcık can getirmiş kesinlikle. İlginç noktalardan suikastlar gerçekleştireceğinizden emin olabilirsiniz. Değişken gün saatleri sayesinde karanlıkta da Nazi avlamanız gerekiyor. Özellikle ışıkları patlatıp, zifiri karanlıkta gizlice hedefleri temizlemek oldukça keyifli olmuş. Tüfekle sıktık, en ince ayrıntısına kadar gösterdiniz, anladık. Tamam da bıçak sokunca dahi şu görüntüyü göstermek nedir? Bir şeyi ne kadar çok kullanırsan, etkisini o kadar azaltırsın. O kadar Nazi öldürüp de Hitler’in pas geçileceğini düşünmüyordunuz herhalde öyle değil mi? Sırf bu hazzı yaşayabilesiniz diye Hitler görevi indirilebilir içerik olarak sunuluyor. PUANLAMA