Sniper Elite V2 incelemesi

18 Eylül 2012 13:53


Sniper Elite’in adındaki “V2” oyunun ikinci versiyon olduğunu vurguladığı gibi, diğer yandan ele geçirmemiz gereken V-2 balistik füzelerini simgeliyor. Kahramanımız OSS (American Office of Strategic Services) operatörü Karl Fairburne olarak düşman hatlarının ardına sızacak ve V-2 roket projesinde çalışmış olan Nazi bilim adamlarını kaçırmaya çalışacağız. Fakat bunu yaparken düz bir aksiyon oyununda olduğu gibi sağa sola ateş edip bombalar yağdırmıyoruz. Saklanarak ilerlemeli, gölgelerde kalmalı ve planlar yapmalıyız. Göz önünde bulunmak, sonunuz anlamına geliyor. Tuzaklar kuracak ve mümkün olduğunca düşmanı en hazırlıksız anında gafil avlamaya çalışacaksınız. Siz bir keskin nişancısınız ve plansız hareket etmek, sonunuzun gelmesi anlamına geliyor.

SESSİZ VE DERİNDEN
Oyunu ilk duyduğunuz zaman bir FPS (First Person Shooter) sanmış olabilirsiniz ancak aksine bu bir üçüncü kişi taktik-aksiyon oyunu. Fakat son yıllarda piyasaya çıkmış hemen hemen tüm aksiyon oyunlarında gördüğümüz gibi haldır haldır düşünmeden sağa sola ateş açtığınız bir oyun yapısı yok Sniper Elite’in. Aksine her hareketinizi planlamalı ve mümkün olduğunca sıcak çatışmadan kaçmalısınız. Oyunun tümü Karl’ı omuz üstü kamerasından gördüğünüz üçüncü şahıs açısından oynanıyor ancak sadece keskin nişancı tüfeğinizi çıkardığınız zaman görüş açısı birinci kişiye dönüyor. Bu kamera seçimi gayet yerinde bir tasarım tercihi olmuş zira bir keskin nişancı olarak göreviniz sabretmek, doğru açıyı bulmak ve düşman rotalarını öğrenmek için düşmanlarınızı sinsice uzaktan seyretmek. Fakat tespit edildiğiniz anda hızlıca yerinizi değiştirmek durumundasınız. İşte bu tip durumlarda kameranın üçüncü kişide kalması hızlı hareket edebilmek ve ısınan çatışma ortamından uzağa kaçabilmek için çok çok faydalı oluyor. Elbette ki zaman zaman göğüs göğse kapışmanız gereken anlar da oluyor. Mesela, elinize bir Thompson alıp aksiyona girmeniz de gerekebiliyor. Bu tip anlarda oyunun basit siper alma mantığından yararlanabiliyorsunuz. Fakat geliştiriciler bu tip aksiyon anları ve gizlilik arasındaki dengeyi gayet iyi yakalamışlar. Elbette oyunun büyük bir bölümünün oynanışı gizlilik gerektiriyor ancak dediğimiz gibi, özellikle kaçış anlarında aksiyona girmeniz de gerekebiliyor. Oyunun keskin nişancı ve gizlilik gerektiren yapısını anlatmadan önce kısaca aksiyondan bahsedelim. Silahların balistik modelleri başarılı ve gerçekçi; attığınızı, vurduğunuzu hissediyorsunuz. Siper alma sistemi de öyle süper olmasa da gayet tatminkar. Kısacası oyun, ortalama bir aksiyon oyunundan beklentilerinizi fazlasıyla karşılıyor fakat Sniper Elite’in yapmaya çalıştığı şeyler çok başka. Oyunda gizlilik esas, gölgeler en büyük dostunuz. Düşmanın sizi görmesini engelleyen her bariyer sizin için ayrı bir stratejik alan demek. Oyun büyük oranda düşmanları izlemek, devriye rotalarını tayin etmek ve tuzak kurarak onları indirmek üzerine kurulu. Evet, oyunda bombaları kullanarak çeşitli tuzaklar da kurabiliyorsunuz. Fakat bu noktada önemli olan baktığınız bölgedeki tüm düşmanlarınızın devriye rotalarını ezberlemek, sonra beklemek. Düşmanınız devriye gezerken nerede, kaç saniye bekliyor iyice öğrenmeden tuzak kurmamalısınız. Düşmanınızın en boş anını sinsice gözlemlemeli ve onu en savunmasız anında gafil avlamalısınız. Oyun tüm bu taktik kurgularınızı ödüllendiren bir yapıya sahip. Kimi zamansa, eğer akıllı oynarsanız, tek bir kurşun atmadan o bölgeyi geçebilirsiniz. Ama dediğimiz gibi, önce plan yapmanız, sonra planın işleyeceğinden emin olmanız, sonra harekete geçmenizi tavsiye ediyoruz çünkü Sniper Elite, düşmanlarınızı kurşun zehirlenmesinden öldürdüğünüz o ucuz aksiyon oyunlarından değil.

Sayfa: 1 2 3 4

Paylaş