State of Decay 2 incelemesi
İçeriği ile adeta tüm zombi külliyatına saygı duruşu sergileyen ilk State of Decay oldukça büyük bir hayran kitlesi elde etmişti. The Walking Dead sevdalılarının yaşamayı arzu ettikleri o tansiyonu, serinin kendi ismine sahip oyunlarından bile daha iyi ortaya koyması zaten başarıyı getirmişti. Şimdi tek yapması gereken, yaptığı her şeyi daha iyi yapabilmesi sadece.
State of Decay 2’yi oynamaya başladığımız andan itibaren sektörün genel bir problemi zihnimizden bir türlü çıkmadı. Erken erişim kültürünün giderek daha fazla yaygınlaşması ve vaktinde çıkan oyunların dahi sırtını yamalara yaslamaya alışması nedeniyle sürekli olarak tam anlamıyla bitmemiş oyunlarla karşılaşıyoruz. Daha önce de birkaç kez dile getirmiş olduğumuz gibi; firmaların oyuncuları gönüllü test uzmanı olarak kullanması ve aldıkları geri bildirimlere göre oyunu düzeltmeleri bizce büyük bir saçmalık. Parasını verip satın aldığın oyundan keyif almak isterken, keyif alabilmek adına ulaşması gereken nokta için çabalıyor olmak biraz abesle iştigal. “Zaman içinde çıkacak yamalarla oyun iyi bir hale gelecektir” cümlesini o kadar fazla kurar olduk ki, oyunların sağı solu dökülerek yarım yamalak bir şekilde piyasaya sürülmesi normalleşmeye başladı. State of Decay 2 için de durum bundan farklı değil. Oyunun her yerinden hata fışkırıyor, yapılmak istenen pek çok şeyin yetiştirilemediği belli oluyor ve zaman içinde iyi bir hale gelebileceği her yerinden anlaşılıyor. Ve biz bundan çok sıkıldık artık gerçekten…