Ubisoft bir yandan Watch Dogs 2 ile tozu dumana katarken, bir yandan da sessiz sedasız bir şekilde Steep’i yılsonu kataloğunda oyunculara sundu. Tahmin edilebilir sebeplerle pazarlama bütçesinin çok düşük olduğunu anlayabildiğimiz Steep, oyunculara bu hengame arasında gözden kaçmayı hak etmeyecek kadar eğlenceli içerik vadediyor. Bir zamanlar ekstrem spor oyunları fazlasıyla popülerdi. Kafamızı nereye çevirsek bir Tony Hawk’s Pro Skater oyununa denk geldiğimiz dönemler dün gibi aklımızda. Bir de elbette 2000’li yılları domine etmiş olan SSX serisi var. Karla ilgili ekstrem spor açlığımızı (Sonuçta bu işi yapmayı hep isteyip de, yeterli cesareti bulamayan bir sürü insan var) gidermeye yönelik en başarılı işçilik hep bu ismin altından çıkmıştı. Steep duyurulduğunda SSX benzeri bir yapımla karşılaşacağımızdan hemen hemen emindik. Yani sonuçta tepeden başlayıp, aşağı doğru kaydığın bir spora yönelik ne kadar farklı bir oyun yapılabilirdi ki? Yapılabilirmiş… Hatta Steep’in SSX’le neredeyse hiçbir alakası olmadığını dahi rahatlıkla söyleyebiliriz. Hızın ve fantastik hareketlerin egemen olduğu SSX’in aksine, keşfetmenin ve yolculuğun ön plana çıkarıldığı bir "ekstrem" spor oyunu yapmayı başarmışlar. Haklısınız, biz de çok şaşırdık. AÇIK DÜNYANIN EKSTREM HALİ Steep, yine ilginç bir şekilde bir açık dünya oyunu. Oyun alanımızı oluşturan Alplerin her yerine gitme imkanına sahipsiniz. Sadece dağlardan oluşan bir haritanın çok da büyük olmayacağını düşünebilirsiniz ama dev yanılırsınız. O kadar geniş ve kendi içinde çeşitlenen bir haritası var ki oyunun, her noktasına ulaşabilmek için yoğun bir dürtü hissediyorsunuz. En tepe noktasından, deniz seviyesine en yakın bölümüne ulaşmak yaklaşık 15-20 dakikanızı alabiliyor. Üstelik bu düz ve dikey bir şekilde tek bir güzergahı izlediğinizde geçerli. Bunun gibi sayısız güzergaha sahip 360 derecelik bir dağlık bölgeden bahsediyoruz. Üstelik, bunca yol seçeneğini deneyimlemek için elinizin altında birden fazla ekstrem spor imkanı bulunmakta. İsterseniz kayak veya snowboard ile ayaklarınız karı hissederken inişe geçebilir, isterseniz de wingsuit ve yamaç paraşütü ile rüzgarın tadını çıkarabilirsiniz. Her birinin ayrı dinamikleri, görevleri, hareketleri ve eğlencesi bulunuyor. Snowboard ve kayak seçeneklerini anlatmaya gerek yoktur muhtemelen, hepimiz bunlardan ne beklememiz gerektiğini biliyoruzdur. Steep’i muadillerinden ayıran kısmı wingsuit ve yamaç paraşütü oluyor. Wingsuit, kolların ve bacakların arasında yer alan hava geçirmez perdelere sahip kıyafetlerle kendini boşluğa bırakma sporu olarak tanımlanabilir. Serbest düşüşün aksine, sporculara serbest uçuş imkanı sunan wingsuit, havada kalma süresini normalin çok üzerine çıkardığından özellikle son yıllarda macera severler tarafından bolca tercih ediliyor. Oyunu oynamadan önce açıp birkaç wingsuit videosu izlerseniz, yoğun bir korku ile beraber bu sporu icra etmek için dayanılmaz bir isteğe sahip olacağınızı da görebilirsiniz. Wingsuit insanoğlunun uçmaya en çok yaklaştığı şeydir. Hiç de fena olmayan bir ölüm oranına sahip bu sporu muhtemelen pek çoğumuz hayatımız boyunca deneyimleme imkanı bulamayacağımızdan, Steep’in sunduğu bu fırsata minnet duymalıyız. İNSANOĞLU KUŞ MİSALİ Bugüne kadar hiç kendimizi bir wingsuit ile uçurumun kenarından boşluğa bırakmadığımız için, oyunun bu deneyimi ne kadar gerçekçi bir şekilde yansıttığını elbette bilemiyoruz. Ancak bildiğimiz bir şey var ki, oyunda bile olsa wingsuit ile yolculuk etmenin inanılmaz keyifli ve heyecan verici olduğu. Kazanılan sürat hissini yoğun bir şekilde yansıtırken, bilimum engele teğet geçen uçuşların tüyleri diken diken ettiğini de söyleyebiliriz. Diğer taraftan bir de yamaç paraşütü gerçeği var. Mevcut dört seçenek arasında bizi en az memnun eden spor olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Heyecandan ziyade huzur sunan yamaç paraşütü, oyunun dillere destan manzaralarını seyretmek için muhakkak ki en iyi seçenek. Ancak hem kontrollerin diğerlerine göre görece zor olması, hem de bir noktadan sonra monotonlaşmaya fazlasıyla müsait yapısıyla oyun deneyimimiz sırasında çok tercih ettiğimiz bir seçenek olmadı. Lakin çok daha eğlenceli güzergahları keşfetmek için faydalı olduğunu kabul etmeliyiz. HER ANLAMDA HIZLI Evet, keşfetmek! Bunca spor seçeneğinin bulunduğu bir oyunda, merkeze alınan sistematiğin bu olması şaşırtıcı olduğu kadar güzel de. Elinizin altında uçsuz bucaksız dağlar yer alıyor ve daha önce de söylediğimiz gibi, bu dağların her noktasına gitme imkanına sahipsiniz. Ancak öncelikle iniş gerçekleştirebileceğiniz noktaları keşfetmeniz gerekiyor. Bunun için bir güzergahta ilerlerken bu noktaların üzerinden geçebilir veya dürbününüzle bakarak haritanıza ekleyebilirsiniz. Bu noktaları bir kez keşfettikten sonra, istediğiniz zaman hızlı ulaşım gerçekleştirebilir hale geliyorsunuz. Bu arada hızlı ulaşım derken ciddiyiz, daha önce hiçbir açık dünya oyununda bu kadar hızlı bir ulaşım görmedik. Oyuna bir kez girdiğinizde karşınıza bir daha asla yükleme ekranı çıkmıyor. Haritadan seçtiğiniz bir noktaya saniyesinde ulaşabiliyorsunuz. Hızın ve süratin böylesine önemli olduğu bir oyunda, yükleme ekranlarını komple denklemden çıkardıkları için yapımcıları kutluyoruz. Özellikle zor parkurlarda bol bol tökezleyeceğiniz veya sadece daha iyi bir süre gerçekleştirmek isteyeceğiniz için, ne kadar hızlı bir şekilde baştan başlayabildiğinizi görmek büyük bir rahatlama olacaktır. TAMAM KAYDIK DA, YA SONRA? Tüm bunlar oyunun keyifli kısımlarını oluşturuyor ama elbette madalyonun bir de öteki yüzü var. Son yıllarda çıkan pek çok oyunun düştüğü hataya Steep de düşüyor ve oyunun ilerleyen kısımlarında yeni içerikler sunabilme anlamında yetersiz kalıyor. Bir süre boyunca yeni parkurlar, atlayış noktaları ve görevler keşfetmek, farklı spor branşlarında kendini boşluğa bırakmak büyük bir zevk verse de, bir noktada oyun kendisini tekrara düşüyor. Şarkı söyleyen bir ağacı bulmanızı isteyen Dağ Hikayeleri gibi yan görevlerle bu monotonluk bir nebze giderilmeye çalışılsa da, bunun etkisi de çok uzun süreli olmuyor. Özellikle kazanılan tecrübe puanlarının daha iyi bir sporcu olmaya yönelik hiçbir katkısının olmaması oyunun en büyük falsolarından. Geliştikçe sahip olduğunuz yegane ilerleme yeni kıyafetler ve ekipmanlar bazında kalıyor. Farklı hareketler, pasif yetenekler gibi geliştirme özellikleri oyuna eklenmemiş. Hal böyle olunca, yeni bir seviye atlamaya yönelik duyulan istek de her geçen saniye daha da azalıyor. Neyse ki Steep öyle açıp da saatlerce oynayacağınız bir oyun değil zaten. Hani, canınız sıkıldığında açıp bir saat takıldığınız ve stres attığınız oyunlar vardır ya, Steep tam olarak o oyun işte. Hiçbir zaman bağımlısı olmayacaksınız ama uzun bir süre de silmeyeceksiniz. ARADA KAÇMAK İÇİN İDEAL Ekstrem spor oyunlarını seven çok kemik bir kitle var dünyada ve bu kitle muhakkak ki Steep’i de çok sevecek. Ancak daha önce Tony Hawk’s Pro Skater veya SSX’e yönelik bir çekim hissetmeyenler bile Steep içinde kendilerine yönelik bir şeyler bulabilir. Çünkü burada yalnızca atlama ve zıplama yok, harika bir doğa ve keşfedilmeyi bekleyen sürüyle güzellik var. Canınız sıkıldığında kaçabileceğiniz veya arkadaşlarınızla birlikte partilerinize eşlik etmesi için aradığınız bir oyun varsa, Steep’e bir şans vermenizi kesinlikle tavsiye ediyoruz. DETAYLAR Yamaç paraşütü oyundaki icra etmesi belki de en keyifsiz spor. Ama diğer taraftan, şu manzaranın güzelliğine bir bakar mısınız? Sırf bunun için bile yapmaya değer… Serbest uçuşun kötü bir özelliği var, insanda işi gücü bırakıp dağdan tepeden atlama isteği uyandırıyor. Sonuçta uçabilmeyi bir kez olsun hayal etmemiş kimse var mıdır ki? Oyunun yapısı gereği devamlı hareket halinde olsanız da, bazen durmanız ve dürbünle etrafı kolaçan etmeniz gerekiyor. Bu sayede kullanabileceğiniz yeni parkurlar keşfediyorsunuz. Uçsuz bucaksız tepelerden atlamak yeterince keyifli değilmiş gibi, bunu bir de gece yapabiliyorsunuz. Biz yorum yapmayalım, ekran görüntüsü her şeyi anlatıyor olmalı… PUANLAMA