Tales from the Borderlands: Episode 1 incelemesi

14 Ocak 2015 16:26

AMERİKAN MİZAHI
Hikaye aktarımı için oyunun en güçlü özelliği dedik ama en az onun kadar güçlü bir başka özelliği daha bulunuyor; mizahı. Tales from the Borderlands, 2-3 saatlik oynayış süresi boyunca gülümsemenin yüzünüzden bir an olsun silinmesine izin vermiyor. Elbette espri anlayışınızı bilmemiz mümkün değil ancak pek çoğunuzun defalarca kahkaha atacağının sözünü de verebiliriz. Bir firma düşünün ki bir oyunuyla insanı ağlama noktasına getirirken hemen bir sonraki yapımında gülmekten karnınıza ağrılar sokuyor. Kimileri istediği kadar Telltale Games macera türünü bozdu diye isyan edebilir; bu adamlar işlerini olağanüstü bir şekilde gerçekleştiriyorlar.

Yapısal düzeyde baktığımızda ise daha çok The Wolf Among Us tarzını tercih ettiklerini görüyoruz. Oyunda devamlı bir aksiyon, devamlı bir koşturmaca hali yaşanıyor. Bu anlarda genel olarak doğru zamanda doğru tuşa basmanızı gerektiren quick time event mekaniği kullanılmış. Daha sakin zamanlar ise işi diyaloglarla götürüyor. Oyunun hızlı yapısından olsa gerek önceki Telltale oyunlarına nazaran konuşma seçeneklerine daha kısa bir süre verilmiş. İstediğiniz tercihi yapabilmek için sadece birkaç saniyeniz bulunuyor ve genellikle istediğiniz tercihi de yapamıyorsunuz zaten. Ama merak etmeyin, her bir seçenek orada sizi güldürmek için bulunuyor.


DURDUĞUNUZ HATA
Bu iki ismin bir araya geleceğini öğrendiğimizde şüphe hissetmediğimiz tek nokta grafik eşleşmesinin sorunsuz olacağıydı. Ortaya öyle güzel bir sonuç çıkmış ki, baktığınızda bu hem bir Telltale oyunu hem de bir Borderlands oyunu diyebiliyorsunuz rahatlıkla. Eh, seslendirme ekibinin içinde de Troy Baker ve Nolan North’un olduğu düşünülürse daha ne isteriz ki? Tales from the Borderlands, ayırmaksızın herkese tavsiye edebileceğimiz kusursuz bir iş.

Sayfa: 1 2 3 4 5 6

Paylaş