Hyundai ve KIA ortaklığıyla yürütülen geliştirme süreci üç farklı aşamadan oluşuyor. Her şey hazır olduğundaysa hatırı sayılır rakamlar ufukta görünüyor.
Elektrikli otomobillerin satış sürecindeki temel etmenlerin başında şüphesiz menzil ve şarj süresi gibi noktalar başı çekiyor. Hızlı şarj, altyapı, akıllı asfaltlar ve batarya teknolojileri derken son 2 yıllık süreci ciddi anlamda yol kat etmiş şekilde arkamızda bıraktığımız görüyoruz. Lakin burada pek çok kullanıcının aklını kemiren bir nokta var ki, ciddi bir adım arandığında cevap bulması bir hayli güç. Daha doğrusu güçtü. Bu sınıfta yer alan modellerde güneş enerji panellerinin entegrasyonuyla alakalı çalışmaları ağırlıklı olarak girişim niteliğindeki yeni üreticilerin imzasıyla gördük. Ha çıktı ha çıkacak denilen bu sistemlerin kendileriyle birlikte verimlilikleri de soru işaretlerini getiriyordu beraberinde. Konuyla ilgili ilk ciddi girişimlerden birisiyse Hyundai ve KIA ikilisinden gelecek gibi görünüyor. Hybrid ve saf elektrikli otomobillerin menzil ve daha pek çok anlamdaki verimlilik değerlerine olumlu etki yaratmak için panel geliştirdiğini duyuran Kore merkezli bu iki isim, bir tarih bile belirlemiş durumda. Eğer her şey yolunda giderse 2020 itibarıyla kademeli olarak farklı modellerde güneş enerji panel desteğini görmeye başlayacağız.
2020 yılının ilk yarısı itibarıyla trafiğe çıkarılması planlanan sistemin can damarı için beklediğimiz gibi aracın tavanı seçilmiş durumda. Otomobillerin kaputunun altında yer alan üniteye göre değişmekle birlikte üç farklı düzende geliştirildiği açıklanan teknolojinin ilk adımda hibrit temelli modellere uygulanması gündemde. Sistemle ilgili beklentiler hava şartlarına göre değişmekle birlikte yüzde 30 ile yüzde 60 aralığında bir enerji kazanımının varlığına işaret ediyor. Bu da şehir içi kullanım için hayat kurtarmanın da ötesine geçecek bir seviye demek.