The Crew incelemesi

NEREM DOĞRU Kİ?
Diyelim ki aniden karşınıza çıkıp duran sıkıcı yan görevleri sorun etmediniz ve oynamaya devam ediyorsunuz, sanıyor musunuz ki tek sorun bununla sınırlı? Bir kere elimizdeki oyun şu devamlı çevrim içi
olma zorunluluğu isteyen yapımlardan bir tanesi. Online olarak oyunu oynayan herkesle beraber sokaklarda gezinebildiğiniz bir yapısı olduğundan çevrim içi olmak mantıklı olsa da tek başınıza oynarken bile bunu zorunlu kılması saçmalığın dik alası. Kısacası, eğer internetiniz kesilirse veya sunucuda problemler yaşanırsa Oyunu oynayamıyorsunuz; bu kadar basit. Sunucuların da bol bol sorun çıkardığını ekleyelim.

Bu da mı yetmedi? Devam edelim… Bu kadar büyük haritaya sahip bir oyun yapıyorsun, araç seçeneklerinin minimumda tutuyorsun, olacak iş değil. Neymiş efendim, daha sonradan paketler halinde yeni araçlar oyuna eklenecekmiş. Geçiniz bunları geçiniz, artık kimse yemiyor bu numaraları. Yapay zekanın ne kadar başarısız olduğundan bahsetmeyelim bile. Yarış boyunca bir kez bile hata yapmayan, tamamı kusursuz yarışçılardan kurulu yapay zekaya karşı oynamak ne kadar keyifli bilemezsiniz…

UBISOFT, YETER!
Peki bu görselliği ne yapacağız? Tamam, çok büyük bir oyun alanı yaratmak için bazı şeylerden fedakarlık etmek zorunda kalınmış. Ancak grafikler bu seviyeye çeileceğine keşke harita biraz daha küçültülseymiş, emin olun kimse isyan etmezdi. Bu oyunu alacaksınız bir önceki nesle ait bir görsellikle karşılaşacağınızı bilerek alın. The Crew, devasa bir oyun alanı yaratıp içini çerçöple dolduran bir oyundan fazlası olamamış ne yazık ki…