Hareket algılama konusunda büyük konsol üreticilerinin kıyasıya rekabeti devam ediyor. WiiMote, Kinect, Move derken artık teknolojiler değil, bu teknolojiler için geliştirilen yazılımlar önem kazanmaya başladı. Evet, oyunlardan bahsediyoruz. Hareket algılama teknolojisine sahip oyunlar, daha çok casual oyuncuların ilgisini çekerken, PS Move’un iddiası, hardcore oyuncuları da bu tarz oyunlara çekeceğiydi. Yani Sony, yıllardır oyun oynayan hardcore kitlenin de Move oynayacağını savunuyordu. İşte, The Fight tam olarak bu kitle için yapılmış, sert ve kanlı bir dövüş oyunu. Hareket algılama oyunlarının cicili bicili havasından uzak, yasa dışı dövüş turnuvalarının anlatıldığı büyük çocuklar için hazırlanmış bir oyun. Pardon, sanal dövüş simülasyonu.
ACI YOK
The Fight, PlayStation Move’la oynanan bir dövüş oyunu. Oynamak için iki adet Move’a cihazına ihtiyacınız olacak. (Navigasyon cihazına ihtiyacınız yok.) Oyuna ilkin bir dövüşçü yaratarak başlıyorsunuz. Yarattığınız dövüşçü için birkaç farklı özelliğe hazır puanlarınızı dağıtmanız gerekiyor. Strenght (Güç), dövüşçünüzün savurduğu yumrukların ne kadar sert olduğunu belirliyor. Speed (Hız), adından da anlaşılabileceği gibi yumruklarınızın hızını belirleyen özelliğiniz. Ne kadar hızlı olursanız, kombolarınız sizi daha az yoracaktır. Fakat bu noktada aklınıza şöyle bir soru gelebilir: Zaten hareket algılama cihazıyla oynadığım bir oyunda hızımı ben belirleyemiyor muyum? Tabii ki sizin hızınız da ekrandaki karakterinizi etkiliyor ancak karakterinizin size daha yumuşak tepkiler vermesi bu değerin yüksek olmasına bağlı. Stamina (Dayanıklılık) değeri ne kadar yüksekse karakteriniz o derece daha az yorulacaktır. Chin (Çene) özelliği, ne kadar yumruk yiyebileceğinizi belirler. Yani çeneniz ne kadar sağlamsa o kadar düşmeden önce o kadar fazla sopa yiyebilirsiniz demektir. Heart (Kalp) dayak yedikten sonra kendinize daha çabuk gelmenizi sağlar. Technique (Teknik) ise savurduğunuz yumrukların ve çıkardığınız komboların hedefini ne kadar bulduğunu belirleyen özelliktir. Karakterinizi yaratırken, puanlarınızı kafanıza göre dağıtabiliyorsunuz. Zaten dövüştükçe daha fazla puan kazanacak ve tüm bu özelliklerinizi geliştirmeye devam edeceksiniz. Oyunu açar açmaz gerçekçiliğe verilen önem dikkatinizi çekecek. Bir kere aklınıza bunun bir oyun olduğu ve yorulmadan oynayabileceğiniz gelmesin. Ciddi anlamda çok ama çok yoruluyorsunuz. Hatta oynamadan önce ısınmanızı öneririz ki bir yerinize kramp girmesin. Oyuna başlamadan hemen önce mutlaka çevrenizde kırılıp dökülecek bir şeyler olmadığından emin olmalısınız, bizden size tavsiye. Karakterinizi yarattıktan sonra bir sürpriz bekliyor sizi: O da Danny Trejo! Sevgili Machete’miz buradaki akıl hocamız olarak bize yeni teknikleri öğretiyor. Oyuna geçmeden önce idman yapmanızı tavsiye ederiz ki Danny’nin size öğrettiği taktikleri önce kum torbası üzerinde uygulayabilesiniz. Oyunun idman merkezi başlı başına bir fitness oyunu olabilecek kadar yoğun bir programa sahip. Kum ve hız torbaları, gölge boksu ya da ter idmanı gibi mini oyunlarda alacağınız puanlarla karakterinizi geliştirmeye devam edebilirsiniz. Zira oyun düşündüğünüzden daha çabuk zorlaşıyor. Daha önce belirttiğimiz gibi yapımcılar gerçekçilikten kesinlikle taviz vermemiş.
ZAFERE DOĞRU
Karakterinizi yarattınız, idmanlarınızı yaptınız. Artık gerçek dövüşlere girmeye hazırsınız. Bu noktada oyunun atmosferinin oldukça başarılı olduğunu belirtmem gerek. Burası televizyonlardan canlı yayınlanan, gösterilerle açılan ve dövüşçülerin rock yıldızı muamelesi gördüğü bir yer değil. Sokaktasınız, hatta yer altındasınız. Yasa dışı dövüşlerin içindesiniz ve rakipleriniz de sporcu değil. Pis ortamlarda, kaybedecek bir şeyi olmayan adamlara karşı kirli dövüşler çıkaracağınızı unutmayın. Bu nedenle oyunun grafikleri soluk, hatta kimi zaman siyah-beyaz bırakılmış. Böylece parlak kırmızı kan rengi ekranda iyice patlıyor. Karşınıza çıkan dövüşçüleri birer birer indirdikçe, şan, şöhret ve para yavaş yavaş bulmaya başlıyor sizi. Ama bunun oldukça uzun bir yol olduğunu sakın unutmayın. Karşınıza çıkan her dövüşçü bir öncekinden çok daha zor olacak. Bunun için her dövüşten önce idman yapmak iyi olabilir.
AKAN TER GERÇEK!
The Fight’ı online olarak da oynama şansınız var. Genelde kendi seviyenizde rakiplerle eşleşiyor ve hatta istediğiniz dövüşçü için bahislere girebiliyorsunuz. Online dövüşlerde sadece izleyici olup bahis oynama imkanınız da var. Bütün bunları topladığınız zaman The Fight’ın eksiksiz bir yeraltı dövüşleri oyunu olduğunu düşünebilirsiniz. Aslında öyle de… Fakat oyunun birtakım ciddi problemleri de yok değil. Bir kere yumruk atmak ve bloklamak çok odaklı çalışmıyor. Amacı yumruk atmak olan bir oyunda hareketlerinizin çok odaklı algılanmaması temel bir sorun. Aslında bunun bir kısmı oyuna alışmakla ilgili ama diğer bir kısmıysa direkt olarak oyunun teknik problemi. The Fight’ın bir diğer problemiyse oyunun bir süreden sonra kendini fena halde tekrar edip sıkıcı bir hale gelmesi. Hareketler çok daha çeşitli olabilirmiş.
YENİ VE GERÇEKÇİ
The Fight: Lights Out yeni bir deneme. Daha doğrusu yeni bir teknolojinin, yeni bir oyunu. Bu ilk deneme vasatın biraz üzeri bir oyunla sonuçlanmış. Ama The Fight’ı bir antrenman oyunu olarak algılayıp günlük spor ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz bir oyun olarak görürseniz sevebilirsiniz. Çok ciddi anlamda efor sarf ediyorsunuz çünkü oynarken. Diğer yandan sadece eğlenmek için oynamayı seviyorsanız, düşündüğünüzden daha çabuk sıkılmanız da mümkün.
► Detaylar ve puan tablosu sayfa 2‘de