GÖZLERİMİZ BAYRAM ETSİN
Ah o kurt adamlar… Yani harcanan şeyleri hatırladıkça gerçekten hayıflanmadan yapamıyoruz. Üzerinize koşmaktan başka hiçbir şey yapmayan, doğru zamanda doğru tuşa basarak alt ettiğiniz bu arkadaşlarla kapışmak o kadar sıkıcı ki anlatamayız. Zaten oyunun büyük bölümü doğru tuşa doğru zamanda basma (Quick time event) ve sinematikle geçiyor. Fakat sinematiklerle ilgili getirilen genel eleştirilere katılmıyoruz. Oyun, başından sonuna kadar bir tane bile yükleme ekranı içermiyor ve bu bölümleri sinematiklerle dolduruyor. Bugüne kadar gördüğümüz en doğal ve akıcı sinematik geçişleri bu oyunda. Ne zaman oyunda olduğunuzu ne zaman sinematik izlediğinizi ayırt edemiyorsunuz. Bunun en büyük sebebi de tarifi mümkün olmayan güzellikteki grafikler elbette.
The Order: 1886, şimdiye kadar gördüğümüz en iyi grafiklere sahip oyun olabilir. Karakterlerin yüz ve vücut animasyonları, çevre tasarımı, görsel işçilik, kısaca her şey tek kelimeyle olağanüstü. Aynı başarı seslendirme ve müzikler için de geçerli. Tüm bunlar birleşince ortaya son derece kaliteli bir hikaye aktarımı çıkıyor ki oyunun en güçlü yanı da zaten burası.
NE İYİ NE DE KÖTÜ
The Order: 1886, çok iyi ve çok kötü yaptığı şeyler olan bir oyun. Ne kötü yaptıkları için, “almayın”, ne de iyiler için “düşünmeden alın.” diyebiliriz. Gidip geldiği grilik içinde size ne kadar hitap ettiğine siz karar vermelisiniz. The Order: 1886 son derece ilginç bir atmosfer içinde geçen, güzel bir senaryoya sahip ama oyun içi özelliklerinde saçmalayan ve tüm bunları 7-8 saat gibi bir sürede tüketen bir oyun. Parasını hak ettiği tartışılır lakin bir kez olsun oynanmayı da hak ediyor sanki…
► GİRİŞ
► ZOR OLANI BAŞARMAK
► DÜZ OYNANIŞ
► GÖZLERİMİZ BAYRAM ETSİN
► DETAYLAR
► PUANLAMA