Hem heyecan, hem de endişeyle beklediğimiz oyunlardan biriydi The Outer Worlds. Videoları üzerinden değerlendirildiğinde bariz bir Fallout klonu gibi durması endişe vericiydi lakin en beğenilen Fallout oyunlarından New Vegas’ın arkasındaki isimlerin dümende olması heyecanlandırmaya yetiyordu. Şunu bünyemizden bir atalım; Bethesda Fallout’u öldürdü. Bu düşüncemize katılmayacaklar illa ki olacaktır ancak özellikle Fallout 76’nın çıkışından itibaren gerçekleşen skandallar düşünüldüğünde çok da haksız olmadığımıza hak verilecektir. Üstelik başlangıçta gelen sayısız eleştiriye rağmen oyunun ham halini büyük ölçüde savunmuş bir platform olarak söylüyoruz bunu. O günden bu yana Bethesda yalnızca oyunu tabuta koymakla kalmadı, her geçen gün biri gelip kapağını açamasın diye yeni çiviler eklemeye de devam etti. Son olarak, halihazırda oyuncuların zaten memnun olmadığı ve düzelme bekledikleri yapıma “Fallout First” isimli aylık para ödemeli bir sistem duyurdular. Peki bundan neden şu an bahsediyoruz? Çünkü bu duyuruyu, dalga geçer gibi, The Outer Worlds’ün çıkış yaptığı gün gerçekleştirdiler. Gerçekten mi Bethesda? Bu kadar düştün mü? The Outer Worlds’ün kendisini; “Fallout’un orijinal yaratıcılarından” şeklinde lanse etmesinin ne denli doğru olduğu daha iyi anlaşılıyor şimdi… İSTEDİĞİN GİBİ OYNA Evet, The Outer Worlds’ün yapımcı koltuğunda Fallout evrenini yaratan isimler oturuyor. Bu zaten başlı başına ne denli başarılı bir sonuç potansiyeli taşıdığını gösteriyor oyunun. Ve elbette buram buram modern dönem Fallout oyunlarını da andırıyor eser. Ancak elimizde basit bir; “uzayda geçen Fallout klonu” olmadığını belirtelim. The Outer Worlds; Fallout serisinin alıştığımız ve sevdiğimiz kritik dayanak noktalarını alıp üzerine kendisine has tasarıma sahip bir bina inşa ediyor. Yanlış bir beklentiyle oyunu edinmemeniz buradaki en kritik unsur muhtemelen. Çünkü The Outer Worlds ne harita büyüklüğü olarak, ne oyun süresi olarak ne de içerik zenginliği olarak Fallout kalibresinde bir oyun değil. Ancak çok daha kompakt, ne yaptığını çok daha iyi anlamış ve oyuncuya haybeye vakit geçirtmeden derdini anlatan bir yapım olmuş. Yaklaşık 30 saatlik oyun süresi boyunca farklı yerlere dağılmış yarı açık dünya tasarımına sahip bölgelerde, “tamamen arzu ettiğiniz şekilde” rol yapma ögelerini deneyimleme imkanına sahip olacaksınız. Bu kısmın ne denli önemli olduğunun ve The Outer Worlds’ün bu departmanda işini ne denli iyi yaptığının altını ne kadar kalın çizsek az. Çünkü bugüne kadar pek çok rol yapma oyunu, “istediğin gibi oyna” vaadinde bulundu, çok azı bu vaadin gerekliliklerini karşıladı. Bu sözü veren bir yapımdan istediğinizde elinize silahınızı alıp her sorunu kaba kuvvetle aşabileceğiniz, istediğinizde yalnızca cümlelerinizin kabiliyetiyle sorunlardan kurtulabileceğiniz veyahut hiçbir şeye bulaşmadan gizlice hedefe ulaşabileceğiniz bir yapı sunmasını beklersiniz. Bir oyunun bu mekanikleri sunması, oyuncunun istediği şekilde oyunu oynayabileceği anlamına da gelmiyor elbette. Çünkü bir oyuncunun kaba kuvveti tercih edebilmesi için, oyunun sahip olduğu aksiyon ve çatışma mekaniklerinin tatmin edici olması gerekir. Veya diplomasi temelli ilerlemek istiyorsa, yazılan diyalogların kaliteli, seçeneklerin anlamlı ve sonuçların akla yatkın olması beklenir. The Outer Worlds; tercih ettiğiniz her oyun tipinin karşılığını hakkıyla sunmayı başaran bir rol yapma oyunu olmuş. YARATICI ÇÖZÜMLER Burada aslında en kritik kısım, silahımızı alıp sıka sıka gitmeden ne denli yaratıcı çözümler elde edebildiğimizde yatıyor. Çünkü çatışmalar zaten akla gelen ilk espri ve yapılması da çok zor değil; ki inanır mısınız, tüm oynanış seçenekleri arasında en az tatmin edici olan kısım çatışmalar olmuş. The Outer Worlds’de isterseniz karakter puanlarınızı tamamen teknik alanlara yoğunlaştırabilir ve tüm sorunlarınızı bilgisayarları hackleyerek ortadan kaldırabilirsiniz veya gizlilik temelli bir karakter yaratıp, düşmanlara bulaşmadan amacınıza ilerleyebilirsiniz. Ne yazık ki hiç istemeseniz de girmek zorunda kalacağınız çatışmalar illa ki oluyor, oyun bundan tamamen kurtaramamış kendisini. Ufak bir eksi olarak bunu belirtmek durumundayız. CÜMLELERİN GÜCÜNE İNANIN! Ancak tüm seçenekler arasında en dikkat çekeni ve bizce en mükemmeli diplomasi yolu olmuş. Bir kere oyunda iletişime girebileceğiniz çok fazla karakter bulunuyor ve bu karakterlerin neredeyse hepsi mükemmele yakın resmedilmiş. Arka planları, amaçları, motivasyonları ve seslendirmeleri ile bir rol yapma oyununda olmasını isteyeceğiniz her türlü NPC karakter bu oyunda bulunuyor. Dahası; Obsidian ekibi diyalog yazımında şov yapmış adeta. O nasıl güzel bir mizah kullanımı? O nasıl ustalıkla işlenmiş bir edebi anlatım? Ve onlar ne kadar doğru diyalog tercihleri? Sizler de hiç rol yapma oyunu oynarken bir diyalog sırasında asıl söylemek istediğinize kesinlikle karşılık gelmeyen seçenekler arasından seçim yapmak durumunda kaldınız mı? Mutlaka kaldınız çünkü hemen her rol yapma oyunu bu kısıtlamadan muzdarip durumda. Ancak The Outer Worlds; diyalogların hemen hepsinde aklınızdan geçene en yakın seçenekleri eklemeyi başarmış. Bu işin kaliteli olan kısmı, bir de eğlenceli olan tarafı var. Örneğin sorunlarınızı sinsi yalanlar söyleyerek aşmayı amaçlıyorsunuz. Bunu yalnızca ilgili özelliklere puanları yığarak gerçekleştirmiyorsunuz. O durumla ilgili araştırmalar yaparak, gizli unsurları öğrenerek, bir açık yakalayarak gerekli diyalog seçeneğini açıyorsunuz. Bu süreç o kadar tatmin edici olmuş ki, imkan olsa elimize bir kez dahi silah almaz ve tüm oyunu bu şekilde bitirirdik. ORANTISIZ GÜÇ Ancak o silahı almak durumunda kalıyorsunuz. Kimileri görece oldukça az alacaktır illa ki ama bir şekilde alıp kullanmak durumundasınız. Çatışmalar kesinlikle kalitesiz değil ama parlayan yıldız olduğunu söylemek de güç. Fallout serisinden bildiğimiz V.A.T.S. sistemine benzer bir sistem burada da bulunuyor ancak farklı bir şekilde ele alınmış. Burada zamanı yavaşlatabildiğiniz ve rakibin arzu ettiğiniz noktasına ateş edebildiğiniz bir sistem bulunuyor. Ve ateş ettiğiniz her noktanın ayrı bir sonucu oluyor. Örneğin yüzüne ateş ederseniz düşmanınız kör oluyor veya bacaklarına ateş ederseniz topallamaya başlıyor. Çatışmanın hemen başında kritik bir düşmanı elden ayaktan düşürmek oldukça işinizi kolaylaştırabiliyor. Kolaylaştırmak demişken oyunun eksi yönlerinden birinden daha dem vuralım. Ne yazık ki oyun sizinle düşmanların güçlenme eğrisini orantılı ayarlayamamış. Özellikle oyunun ortasından itibaren rakiplerinize nazaran çok daha “güçlü” bir hale bürünüyorsunuz. Bunu yalnızca fiziksel güç olarak söylemiyoruz. Hangi yolu tercih etmiş olursanız olun, bir yerden sonra hiçbir şey karşınızda engel haline gelmiyor. Bu bir eksi ama yaratılan muazzam oyun dünyasını ve hikaye aktarımını öldürecek seviyede bir eksi de değil… YILIN EN GÜZEL İŞLERİNDEN The Outer Worlds ölçek olarak Fallout yapımlarından küçük olsa da yaptığı her şeyi çok iyi yapması ve neredeyse hiçbir kurşununu boşa sıkmamasıyla dikkat çekiyor. Mizahını ve sanat yönetiminizi özellikle çok sevdiğimiz bu oyunu, rol yapma oyunu seven herkese gönül rahatlığı ile tavsiye ediyoruz. DETAYLAR The Outer Worlds’deki yolculuğunuz boyunca farklı gezegenlere ve uzay üslerine yolunuz düşecek. Her biri yarı açık dünya olarak tasarlanmış bu bölgeler son derece etkileyici olmuş. Oyunun sanat yönetiminden biz çok etkilendik. Yer yer Bioshock, zaman zaman da Borderlands esintileri alacağınız bu tarz oyunun mizah yönüne de hizmet ediyor. Diplomasi oyunun en etkileyici kısmı olmuş. Son derece kaliteli yazılan diyaloglar sayesinde herkesle konuşmak isteyeceksiniz. Yalanlarla her türlü engeli aşabilmeniz de cabası. Tüm yolculuğunuz boyunca size eşlik etmesi için ekibinize dahil edebileceğiniz 6 farklı yol arkadaşı var oyunda. Her birinin kendi özellikleri ve ayrı karakter görevleri de bulunuyor. PUANLAMA