Netflix dizileri arasında favorilerimize giren The Witcher, üçüncü bölümüyle beraber bizi Triss’le tanıştırıyor ve Yennefer meşhur değişimi geçiriyor.
The Witcher üçüncü bölümüyle beraber bizi Son Dilek’teki ilk hikayelerden birine götürüyor. Ancak bunu yaparken büyük bir değişiklik de beraberinde geliyor. Hayranların da bildiği üzere Geralt’ın hikayesinde çok ünlü ikinci bir büyücü kadın bulunuyor: Triss Merigold. Spoiler olmaması için hikayelerin detaylarına değinmeyeceğiz ancak ilk iki kitapta Triss’in ismen geçtiğini söyleyebiliriz. O yüzden ilk sezonda da büyük bir rolü olmasını beklemiyorduk. Ancak Kral Foltest’in ve kız kardeşi Adda’nın hikayesinde bizi yönlendiren isim dizide Triss oluyor. Belli ki hızlı ilerleyen hikayede dizi yaratıcısı karakterleri bir an önce tanıtmak istiyor. Triss ise karaktere oyundan alışık olanlar için çok farklı gelecek şüphesiz. Ancak hikayenin kitaptan uyarlandığını bu noktada yeniden hatırlatmak isiyoruz.
The Witcher dönüşüm sürecini paralel işliyor
Bu bölümde Adda’nın hikayesinin işlenmesi tesadüf değil elbette. Çünkü bölüm bizi Yennefer’in dönüşüm sürecine de götürüyor. Büyücüler eğitimlerini tamamladıktan sonra farklı bölgelerdeki kralların yanına atanıyor. Ancak Yennefer’in durumunda politika onun istediği gibi şekillenmiyor. Ancak tüm bu zamana kadar itilmişliklerin de verdiği hırsla Yennefer kafasına koyduğunu kendisi almaya karar veriyor. Büyücülerin bu dönüşüm süreci ise büyük bir fedakarlıkla gerçekleşiyor. Bu bilgi hayli önemli çünkü Yennefer’in hayatında büyük önem taşıyor. Yennefer güzel görünüme kavuşabilmek için çocuk doğurma yetisinden vazgeçiyor. Hayli ağrılı bu süreç devam ederken Adda’nın hikayesinde de başka bir savaş ve dönüşümü izliyoruz. Paralel sahneler ortaya güzel bir hikaye anlatımı çıkarıyor.
Dizinin aksiyona ara vermeden karakterlerin hikayesini anlatması, hikaye anlatıcılığı açısından televizyon izleyicisini hep tetikte tutuyor. Bu bölüm hırsı, hayatta kalmayı ve politikayı beraberinde getiriyor. En önemlisi de hikayenin detaylarına verdiği önem. İlk üç bölümü değerlendirdiğimizde karakterlerin diyaloglarının özenle hazırlandığını söyleyebiliriz. Dizi tüm o aksiyon ve entrikanın içinde, laf arasında çok güzel bilgiler paylaşıyor. Kitaptan doğrudan diyalogların yer alması ise deneyimi daha da keyiflendiriyor. Uzun lafın kısası Netflix dizisi Üçüncü bölümde de dizi bizden tam not alıyor.