The Witcher bizi dördüncü bölümle en sevdiğimiz hikayelerden birine götürüyor. Netflix dizisi geçmişe bir yolculuğa daha çıkıyor.
The Witcher dizisinin dördüncü bölümü bizim LOG olarak en merak ettiğimiz bölümlerinden biriydi. Çünkü Şubat 2019’da dizinin setine yaptığımız ziyarette tam da bu bölüm çekiliyordu. Son Dilek kitabındaki Bedel Meselesi hikayesini işleyen bu bölüm de yine bazı değişimlere uğramış. Ancak aynı zamanda da olabildiğince hikayeye sadık kalmış diyebiliriz. Bu bölümle beraber Geralt’ın kadere bakış açısını daha iyi anlarken aynı zamanda Ciri ile olan bağlarına yönelik de detayları elde ediyoruz. Aynı zamanda bölüm bizi korktuğumuz bir detayla da karşılaştırıyor. O da Yennefer’in eksik cazibesi.
The Witcher, kadere meydan okuyor
Geçmişe gittiğimiz hikayede Geralt, dizide Jaskier’in zoruyla Cintra prensesinin düğününe gitmek durumunda kalıyor. Prenses Pavetta’ya en uygun eş seçildikten sonra düğünün gerçekleşmesi bekleniyor. Kraliçe Calanthe’ye hayat veren Jodhi May’e bu bölüm ayrı bir hayran kaldık diyebiliriz. Elbette bölümü açar açmaz fark edebileceğiniz gibi Pavetta Ciri’ye inanılmaz benziyor. Çünkü Ciri’nin annesi. Nitekim hikayede Şaşırma Hakkı ile Pavetta esasen lanetlenmiş bir şövalyeye söz verilmiş. Calanthe ise daha politik ve mantıklı bir anlaşma yapmak istiyor. Ancak Witcher, kadere inanmamasına rağmen lanetli şovalye Duny’nin yanında yer alıyor. Zaten Pavetta’nın da gönlü ondan yana… Hikaye biterken Duny Geralt’a borcunu ödeme konusunda ısrar edince Geralt da kadere meydan okuyarak Şaşırma Hakkı’nı kullanıyor. O zaman Pavetta’nın aslında hamile olduğunu öğreniyoruz. Bu bölüm Witcher’ın espri anlayışını daha yakından görürken Henry Cavill’ın Geralt’ı ne kadar iyi resmettiğine de şahit oluyoruz. Umursamaz tavırları, küçük iğnelemeleri, haklının yanında oluşu gibi çok temel özellikleri resmediliyor.
Bölüm aynı zamanda Yennefer için bebeğin ne kadar önemli olduğu vurgusunu da yapıyor. Kral yanına tayine giden Yennefer için bu görev giderek anlamsızlaşıyor. Hayattaki diğer noktaları sorgulamaya başlıyor. Yennefer’in o kendinden emin, kıvrak ve çekici yönünü göremeyeceğimize dair ilk izlenimi ise burada ediniyoruz. Ancak yine de şimdilik son kararı vermiyoruz diyelim. Bu bölüm aynı zamanda ikinci kitap olan Kader Kılıcı’ndaki aynı isimli hikayede de büyük bir değişiklik yapıyor. Brokilon ormanında geçen hikayenin kurgusun kitaptan tamamen ayrılıyor. Bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğunu ancak ilerleyen bölümlerde görebiliriz. Fakat Brokolin hikayesindeki ilk reddedişi de görmek isterdik diyelim.