Yarışa Metal Gear Solid 5’in eklenmesi ve sizler bu satırları okurken çıkış yapmış olacak Fallout 4’ün de dahil olmasıyla yılın oyunu seçimleri oldukça hareketli geçecek. Çok büyük konuşmamak lazım tabii ama sanki The Witcher 3 parsayı rahat rahat toplayacakmış gibi geliyor bizlere Eklenti paketi ve indirilebilir içeriklere olan bakış açımızı artık az çok biliyorsunuz. Normalde oyunun içinde olması gereken ancak üç kuruş(!) daha fazla kazanayım diye sonraya saklanan içeriklerden zerre haz etmiyoruz. Bu nedenle bugüne dek pek çok eklenti paketine bu sayfalarda yer vermedik. Lakin bahsettiğimiz oyun The Witcher 3, firma da CD Projekt RED olunca işin rengi birazcık değişiyor. Şunu çok iyi biliyoruz ki bu adamlar ana oyuna koyabilecekleri her şeyi fazlasıyla koydu zaten. Elimizdeki ürün öylesine doluydu ki, bazı şeyleri çıkarmış olsalardı da şikayet etmezdik. Tüm oyunculara eklenti paketi ile sizden para koparmaya çalışacak son firma hangisidir diye sorsanız alacağınız cevap yine CD Projekt RED olur. Zaten bildiğiniz üzere The Witcher 3’e çıkmış tüm indirilebilir içerikleri de bedava sundular şimdiye dek. E madem öyle ne değişti de bu paketi ücretli yaptı bu adamlar? ALIŞKANLIKLARI BOZUYOR Bir şey değişmedi. Hearts of Stone ücretli bir eklenti çünkü aslında bir eklenti değil, yani alıştığımız anlamda. Şöyle söyleyelim; Hearts of Stone’un sahip olduğu içerik bugün piyasaya çıkan oyunların çoğundan daha büyük! Oyunun (bakın oyun diyoruz) sahip olduğu senaryonun tek başına uzunluğu 10 saatten daha fazla. Yan görevler ve yapılabilecek sürüsüyle eğlencelikler derken bu süreyi rahatlıkla 20 saatin üzerine çekebilirsiniz. Şimdi söyleyin bize; GOG.com üzerinden 10 dolara, PS4 için 30 ve Xbox One için ise 25 liraya satılmakta olan bu paket için biçilen değer çok mudur? Ah pardon, bu sorunun cevabını vermesi gereken bizlerdik. O halde söyleyelim, değildir! Çünkü Hearts of Stone sadece yapılmış olmak için yapılan içi boş senaryolu paketlerden tamamen farklı bir noktada. Geralt’ın öyküsü The Witcher 3 ile tamamlanmış olduğundan burada nasıl bir içerik oluşturulduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Her ne kadar üç oyun boyunca takip etmiş olduğumuz hikaye sonlanmış olsa da, yaratılmış olan dünya o kadar büyük ve zengin ki, yapımcılar için yeni içerik oluşturmak hiç de zor değil bu anlamda. Yeni öykümüzün merkezinde Gaunter O’Dimm var. İsmi tanıdık gelmeyebilir ancak The Witcher 3’ü oynamış olanlar gördüklerinde kendisini hatırlayacak. Ve hatırladıklarında da yapımcı ekibe bir kez daha hayranlık duyacak çünkü ana oyunda o kadar “öylesine” yer almış gibi duran bir karakterin aslında nasıl bir öneme sahip olduğunu görmek ciddi bir aydınlanmaya sebep oluyor. O’Dimm, tüm seri boyunca karşımıza çıkmış en orijinal, en ilgi çekici ve belki de en korkutucu karakterlerden bir tanesi. Burada yazdık ama normalde adını dahi öğrenmek başınıza büyük bir iş açabilir. KARANLIK MASALLAR Oyunda bu karakterle bir anlaşma yapmak durumunda kalıyoruz. Zaten kendisinin olayı da bu; anlaşmalar yapmak. Ancak bu anlaşmaların sonucu genellikle (her zaman) karşı tarafın aleyhine sonuçlanıyor ne yazık ki. Anlaşmanın bizi ilgilendiren kısmında kendisinden yardım alırken, karşılığında Olgierd von Everec isimli bir şahsı öldürmemiz gerekiyor. Sorun şu ki; von Everec ölümsüz bir şahsiyet! Hikaye boyunca Geralt, O’Dimm ve von Everec arasındaki düğümü çözmeye çalışıyor ve açılan her bir düğümle birlikte bir eklenti paketi için ne denli kallavi bir öyküyle karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anlıyoruz. Ana oyuna laf ediyormuşuz gibi algılanmasın ama yer yer ondan daha çok etkilendiğimiz bile oldu. Çünkü Hearts of Stone’un genel anlamda masalsı bir havası var. Hem takip ettiği hikaye, hem karşımıza çıkardığı düşmanlar, hem de geçtiği bölgelerin etkisiyle oldukça masalsı ama bir o kadar da karanlık bir yapıya sahip. Tıpkı Pan’ın Labirenti gibi. Eğer hem onu, hem de The Witcher 3’ü sevdiyseniz, Hearts of Stone’u gözleriniz yaşlı bir şekilde oynayacağınızdan şüpheniz olmasın. BURALARI HATIRLIYORUZ SANKİ? Hearts of Stone harita olarak ana oyuna pek fazla yeni içerik eklemiyor. Genel olarak No Man’s Land ve Oxenfurt civarında geçen öykü, bu bölgelere ufak fazlalıklar serpiştiriyor. Önümüzdeki sene çıkacak olan ve bundan iki kat daha büyük olacağı söylenen Blood and Wine paketinin oyuna yeni bir bölge ekleyeceği düşünülürse bu anlamda bir hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz (ki ücretinin daha ucuz olması bu hayal kırıklığını gidermeli aslında). Bölgesel anlamda yenilik barındırmasa da, paketin tamamen ketum davrandığını da söyleyemeyiz. Bir kere karşınıza çıkacak önemli düşmanların tamamı Hearts of Stone’a özel. Çok daha güçlü ve çok daha zorlayıcı olan hem normal, hem de boss yaratıklarla olan dövüşlere kocaman bir artı veriyoruz. Tamamen buraya özel olan içerik ise Runeword’ler. Kendisini şöyle açıklayabiliriz; hani oyunda eşyalarımıza rune ekleyerek özellikler sağlıyoruz ya, işte bu Runeword’ler eşya üzerindeki üç özelliği iptal edip yerine çok daha güçlü tek bir özellik sağlıyor. Bir eşyaya Runeword eklediğinizde sahip olduğu slotların tamamını kaybediyor ancak kaz gelen yerden de tavuk esirgenmez. Sahip olacağınız özellikler oynayışınıza doğrudan etki edecek kadar kuvvetli çünkü. NE CANLAR YAKTIN BE GERALT! Tüm bu koşturmaca ve hengame arasında ise tabii ki Geralt’ın karizmasını konuşturması gereken yerler de oluyor. Önceki oyunlardan da hatırlayacağınız Shani, burada da karşımıza çıkarak yine kalbimizi çalıyor mesela. Witcher’ın pek çok kadın karakteri etkileyici olmuştur ancak Shani gerçekten bir başka. Bir kere zeki bir karakter kendisi. Hepimiz biliyoruz ki Geralt dış görünüşten çok zekaya önem verir zaten (yerseniz). Katılacağınız düğünler ve ziyaret etmeniz gereken perili köşklerle birlikte içeriğin zenginliği de artmış oluyor. Tüm bunlara The Witcher 3’ün ustalıkla yazılmış diyaloglarını ve enfes senaryo aktarımını da ekleyince sonuç karşımıza çıkıyor. Pek tabii grafiksel anlamda bir farklılığı yok oyunun, ana oyun neyse bu da o. Ancak müzikal altyapı olarak kolaya kaçılmamış olduğunu söyleyebiliriz. Yapımcı ekip zaten çok iyi olan müzikleri rahatlıkla burada da kullanabilecekken, Hearts of Stone’u yepyeni ezgilerle donatmayı tercih etmiş. Tüm müzikler asla ve asla ana oyunun altında kalmıyor ve hikayeye müthiş uyum sağlıyor. Oyunun atmosferinin bu kadar iyi olmasına şaşmamak lazım. CD PROJEKT’E DEĞER Tüm bunlara rağmen eklenti paketlerine olan düşmanlığınızı arka plana atamıyor olabilirsiniz. Yadırgamayız, hatta hak bile veririz size. Ancak nadiren de olsa ayrıcalık gösterebiliyorsanız, bu haklardan birisini Hearts of Stone için kullanmanızı tavsiye ederiz. Her şeyden öte, Gaunter O’Dimm’i tanımak için bile oynanması lazım bu paketin. O karakter için tek başına oyun yapsalar götürür doğrusu. Hearts of Stone, The Witcher 3’ün muhtemel yılın oyunu zaferini perçinlerken, Blood and Wine öncesi heyecanımızı da iyice yukarılara çekiyor. DETAYLAR Bu karakteri hatırladınız mı? Hatırlamamış olabilirsiniz çünkü kendisi The Witcher 3’te çok pasif bir görüntü sergiliyordu. Ne olduğu burada ortaya çıkıyor işte. Ah güzeller güzeli Shani. Tüm o ağzımıza düşen kadınlardan sonra sen nasıl da iyi geldin. Geralt gibi bir adamın dizlerinin bağını ancak sen çözebilirdin zaten. Bu karakteri hikaye gereği öldürmemiz gerekiyor. Kendisinin ölümsüz olması ise sadece ufak bir ayrıntı. O’Dimm’in gerçek kimliğinin ortaya çıkmasında büyük rol oynuyor. Kurbağa prens masalını hepimiz biliyoruzdur herhalde. Görmekte olduğunuz yaratık o prensin ta kendisi! Kallavi bir boss savaşına hazır olsanız iyi edersiniz. PUANLAMA