ELVEDA ESKİ DOST! EĞER STRATEJİ TÜRÜNÜ SEVİYORSANIZ TOTAL WAR İSMİNE AŞİNA OLMAMANIZ MÜMKÜN DEĞİL. İLK ROME VE ARDINDAN GELEN EMPIRE İLE SHOGUN 2 OYUNLARINDAN SONRA HERKES HEYECANLA ROME II'Yİ BEKLEMEYE BAŞLAMIŞTI. SERİNİN EN BÜYÜK OYUNUNUN, KARŞIMIZA EN BÜYÜK SORUN VE HAYAL KIRIKLIKLARIYLA ÇIKACAĞINI İSE TAHMİN ETMİYORDUK Serinin en büyük oyunu... Söylemesi kolay ancak gözle görüldüğünde dahi inanması güç bir durum bu. Oyunun haritası o kadar büyük ki nereden başlayacağınızı, nereye ilerlemeniz gerektiğini düşünmek için bile saatler harcayabilirsiniz. Başlangıç noktanızı belirleyebilirseniz bu kez de neyin ne olduğunu öğrenmek için birkaç saatinizi gözden çıkarın. Hepsi tamam mı? Artık bilgi sahibi bir şekilde, başlangıç noktanızı ve tahmini planlarınızı yapmış bir şekilde oynamaya hazırsınız. O halde bu devasa haritaya yerleştirilmiş yüzlerce bölge arasında sıra tabanlı bir şekilde sıranın size gelmesini beklemenin doyumsuz hazzını (!) yaşamaya başlayabilirsiniz. Evet, yıllardır sıra tabanlı olan ve yine aynı şekilde yıllardır sıranın size gelmesini keyifle beklemenizi sağlayan Total War, Rome II ile birlikte bu bekleme anlarını işkenceye çevirmiş durumda. Hayal kırıklıklarına biraz erken başladık sanırım? BÜYÜDÜKÇE KÜÇÜLMEK Creative Assembly, bir şey ne kadar büyükse o kadar iyidir diye düşünmüş anlaşılan. Ana haritanın sahip olduğu çeşitliliğe, seçilebilir devlet sayısına, bölünmüş eyalet sistemine ve doğanın bize sunduğu her türlü farklılığı cömert bir şekilde önümüze sunan coğrafi yapıya şapka çıkartıyoruz. Ancak, bu yapı keyifli bir oynanışla beraber gelmediği, içeriği sağlıklı bir şekilde sunmadığı ve olacaklar üzerine heyecan yaratmadığı takdirde nasıl bir anlam ifade edebilir ki? Yaptığınız hataların hiçbir öneminin olmadığı ve verdiğiniz başarılı kararların sizi zerre tatmin etmediği ilk Total War oyunu olmuş Rome II. Peki bu nasıl olabilir? İşinin ehli, yıllardır ne yaptığını çok iyi bilen bir firma nasıl böyle bir hataya düşebilir? Hiçbir fikrimiz yok açıkçası. Ancak savaş mekaniklerinden diplomasiye, ekonomiden şehir yönetimine kadar her noktada çuvallayan bir yapıyla karşılaşmış olmak büyük hayal kırıklığı oldu bizim için. Nasıl olduğunu tam olarak anlayamadığımız bir şekilde, çok rahat geliştiğimiz, çok rahat büyüdüğümüz ve çok rahat bir şekilde “tek güç” haline geldiğimiz hikayeler yaşattı oyun bize. Ancak Total War bu değil ki. Total War, yapılan en ufak hatanın dahi cezasız kalmayacağını hatırlatan ve bunun bir getirisi olarak verilen akıllıca kararlardan oyuncuların keyif almasını sağlayan bir oyundu. Şimdi ise hoşumuza giden bölgeyi ele geçirdiğimiz, diplomatik sürtüşmeleri umursamadan işgal ettiğimiz şehirleri yakıp yıkabildiğimiz, esirleri katletmenin insanlık suçu sayılmadığı bir oyun var karşımızda. Yapay zekanın her yeni oyunla gelişmesini beklerken Rome II ile dibe vurduğunu çok net bir şekilde gözlemliyorsunuz. Saldırdığınız devletin ordu gücünün ancak yarısı kadar kalabalık bir birlikle atağa geçtiğinizde, düşman birlik ocakta yemeğini unutmuşçasına kaçıyorsa ve tek yapabildikleri, kaybettikleri şehirlerini “sonradan” cılız birliklerce geri almaya çalışmaksa kusura bakmayın ama biz orada yokuz. Diyelim şans eseri saldırdığınız devlet kendisini savunmayı akıl edebildi. Sur önünde saldırıyı beklerken oyuna yeni eklenen bir sistem sayesinde kendi birliklerimiz de zarar görmeye başladığından sıkıntıya düşeceğinizi zannediyorsunuz. Açlık, hava şartları, iç anlaşmazlıklar gibi etkenler ordumuzu zayıflatırken çıkmış olduğunuz seferden pişman olma noktasına tam geliyorsunuz ki tak, bir bakmışsınız birkaç tur içinde ordunuz sapasağlam ve rakibini alt etmiş durumda. Ben bir savaştan çıktım, yaralarımı sarmam, kendime gelmem lazım diye düşünürsünüz değil mi? Yok öyle bir dünya, sevgili kullar olarak tüm birliklerimiz oldukça hızlı bir şekilde kendilerine geliyor. Hal böyle olunca da, ne bir yeri ele geçirmek sıkıntı oluyor ne de savaş sonrası gelebilecek bir saldırıdan çekiniyorsunuz. Yapacağınız şey çok basit, oyun başladığında para getirecek binaları derhal kurmak ve komşu devletlerle aranızı iyi tutmak. Bir bakmışsınız ki önünde kimsenin duramadığı bir orduya sahip olmuşsunuz ve babanızın bahçesinde top koşturuyormuşçasına haritayı boydan boya tavaf ediyorsunuz. Total War: Rome II ► GİRİŞ ► EKONOMİYE GİRİŞ ► DETAYLAR ► PUANLAMA EKONOMİYE GİRİŞ Hadi diyelim şehirleri ele geçirmek fazla kolay. Ancak ele geçirdiğimiz şehirleri yönetmek ve elimizde tutmak zordur belki? Hayır efendim olur mu öyle şey; ne alakası var? Bir strateji oyununda ekonomi sisteminin biraz başınızı ağrıtmasını, üzerinde kafa patlatılmasını beklersiniz değil mi? Ancak oyunun ekonomi sistemi, ilk okul çocuğunun dahi kısa sürede kolaylıkla çözebileceği kadar basit bir sistemden oluşuyor. Şehirlerinizin yaşamına devam edebilmesi için bazı temel ihtiyaçları var. Kurabileceğiniz binalardan ikisini, yemek ve mutluluk ana başlıkları oluşturuyor. Bu iki ana başlığın da belirli bir seviyenin üzerinde halka sunulması gerekli. Siz de belirlenmiş sınır neyse o ölçekte yemek ve mutluluk sağlıyorsunuz halkınıza. Kalan bütün gücünüzü ise para ve askeri birlik odaklı binalara aktarıyorsunuz. Yani “zorunda” olduğunuz kısımları minimumda tutup, kalan tüm gücünüzü paraya ve askere yatırdığınızda sistem kendiliğinden çözülüyor. Yahu Total War gibi bir strateji oyununun ekonomi sistemini üç satırda anlatabiliyor olmak bile başlı başına bir fiyasko değil de nedir? Üstelik bu bahsettiğimiz şeyler, kimi seçtiğiniz ve haritanın neresinde başladığınız gibi değerlerle de değişkenlik göstermiyor. Alın, uygulayın ve başarıyı yakalayın. KOZMETİK ALDATMACA Oyunda size keyif verecek ve “işte budur” dedirtecek yegane nokta muhtemelen görsellik olacak. Özellikle savaşlara eklenen ve yaşananları yakından görmenizi sağlayan yeni kamera ile birlikte çarpışmaları ağzınız açık bir şekilde izlemeniz olası. Bu kadar kalabalık bir savaş dinamiğinde dahi, bir askerin çarpışırken yüz ifadesinin değiştiğini gördüğünüzde detaylara verilen önemin diğer noktalarda çuvallamış olmasına daha fazla sinir oluyorsunuz. Oyunun ilk halinde harita üzerinde gezinmek ve savaşlarda yer almak da büyük bir eziyet halindeydi. Yaşanan yavaşlamalar, takılmalar ve hatta donmalar çileden çıkaracak boyuttaydı. Neyse ki gelen yamalarla birlikte bu sorunlar giderildi de en azından bir noktadan paçayı kurtardı Rome II. Şurası bir gerçek ki, oyun haritasından birliklerine, savaşlarından şehir yaşamına kadar müthiş görünüyor. Ancak animasyonlarda ve özellikle yapay zekada hala sıkıntılar mevcut. Birliklerin saçma hareketlerde bulunması, gemilerin bir türlü karaya yanaşamaması, askerlerin garip garip yerlerde takılması gibi sorunlar sinirlendirmekten ziyade güldürüyor ekran başında oyuncuyu. ŞİMDİ GİT SONRA YİNE GEL Yazdıklarımızdan Total War düşmanı olduğumuz fikrine kapılmayın sakın. Yıllardır her yeni oyunuyla bizi heyecanlandırmayı başaran, yüzlerce saatimizi üzerine harcadığımız bir seri bu. Tam bu nedenle bu kadar tepkiliyiz aslında. Bu kadar sevdiğimiz, emek verdiğimiz bir serinin bu denli büyük bir halkasının kırılması, serinin geleceği adına da endişelenmemize neden oluyor. Umuyoruz ki bu, serinin tarihinde yer alan nazar boncuğu olarak kalır ve hataların devamı gelmez. Total War: Rome II Total War: Rome II ► GİRİŞ ► EKONOMİYE GİRİŞ ► DETAYLAR ► PUANLAMA Savaşlar, surları ele geçirdikten sonra dahi şehrin sokakları arasında kanlı bir şekilde devam ediyor. Yakın çekim kamerasının sundukları muazzam. Savaşın atmosferini en iyi bu şekilde hissediyorsunuz. Roma’nın ihtişamı üzerinize olsun! Keşke geliştirici ekip bu ihtişamın birazını da oyunun içine dağıtsaymış. Deniz ve kara savaşlarının iç içe olması fikri teoride güzel ancak pratikte aynı etkiyi yaratmıyor. Total War: Rome II Total War: Rome II ► GİRİŞ ► EKONOMİYE GİRİŞ ► DETAYLAR ► PUANLAMA PUANLAMA OYNANABİLİRLİK -6PUAN- GRAFİK -9PUAN- EĞLENCE -6PUAN- SES – MÜZİK -8PUAN- 7,3 YAPIMCI - DAĞITICI • CREATIVE ASSEMBLY • SEGA PLATFORM • PC Total War: Rome II Total War: Rome II ► GİRİŞ ► EKONOMİYE GİRİŞ ► DETAYLAR ► PUANLAMA