Son yılların en başarılı strateji oyunu serisi olan Total War, bir süredir yerinde saymaya ve hatta yavaş yavaş üzerindeki ilgiyi kaybetmeye başlamıştı. Yeni bir kana ihtiyaç duydukları su götürmezdi ve bunu da, olabilecek en doğru tercihe yönelerek hayata geçirdiler Total War serisi bugüne dek tarihin gerçek dönemlerine yolculuk etmiş ve “bizden” unsurları araç olarak kullanmayı tercih etmişti. Bildiğimiz askeri düzenlerle savaşıyor, diplomasi kullanarak insani yollarla sorunları çözmeye çalışıyor ve tarihin tozlu sayfalarına kendi bakış açımızdan yeni yorumlar ekliyorduk. Burada ise işin rengi bayağı bir değişiyor. Yapımcı Creative Assembly, yeni bir tarihi dönemi kullanmaktansa yepyeni bir yola sapmanın vakti geldiğine inanmış olacak ki, Warhammer gibi kallavi bir fantastik kurgunun kollarına atmış kendisini. Bu son derece yenilikçi ama bir o kadar da riskli bir hamle aslında. Zira işin içine gerçeklik ötesi elementleri sıkıştırmak teoride ilginç olsa da, Warhammer külliyatının altında ezilmek işten bile değil. Çünkü neredeyse Tolkien titizliğinde yaratılmış bir dünya var ortada. Ancak neyse ki yapımcı firma, Total War ile Warhammer’ın evliliğinden harika bir sonuç ortaya çıkarmayı başarmış. TAKTİSYENİN FANTASTİKLE İMTİHANI Şimdi eğer daha önce bir Total War oyunu oynadıysanız, sistemsel anlamda bildiklerinizi bir köşeye yazın. Sonra bunları; trolldür, orktur işte ne bilelim ejderhadır bilumum fantastik unsurla birleştirin, alın size Total War: Warhammer. Tamam tamam, elbette bu kadar yüzeysel değil hiçbir şey. Söylediğimiz gibi Warhammer çok büyük bir külliyat ve onu hakkını vererek işleyebilmek için tüm elementlerini düzgünce ele almak gerekiyor. Oyunda dört ana sınıfımız bulunuyor. Bunlar; Empire (İnsanlar), Dwarfs (Bildiğimiz cüceler), Greenskins (İşte ork, goblin gibi aklınıza yeşil renkli ne gelirse) ve Vampire Counts (Bunu açıklamaya gerek yok sanki). Oynanabilir olarak sunulan bu dört sınıfın hepsinin kendi hikayesi, oynayış düzeni ve motivasyonları bulunuyor. Ancak kendi aralarında Total War’a yakışır şekilde mücadeleler ve ittifaklara girişseler de, sonuçta mutlak hedef Warhammer’ın değişmez kötüsü Chaos oluyor. Kuzeyden gelen bu durdurulması güç tehlike, elbette bir anda akıllara Game of Thrones’u da getirmiyor değil. Olur da yolumuz bir şekilde fantastik bir dünyaya düşerse kuzeyden uzak durmakta fayda var sanki. Bu arada Chaos sınıfı oyunu ön sipariş verenler ve ilk hafta satın alanlar için de oynanabilir olarak sunulmuş durumda. İsteyenler indirilebilir içerik olarak da bu sınıfa sahip olabilir. Ancak biz önceliğimizi standart sınıflara verelim. İnsanlar, genel olarak çoğu yerde olduğu gibi, her şeyi biraz biraz yapabilen orta şeker bir sınıf. Bunun yanında cüceler teknolojiyi ve dolayısıyla silahları daha iyi kullanabilirken, vampirler büyünün gücünü arkalarına alıyor. Yeşil derili arkadaşlarımız ise her şeyi bir kenara bırakıp, yıkıcı güçleriyle ne var ne yok yıkıp geçmeyi tercih ediyor. Gördüğünüz gibi hiçbir şey bilmediğimiz yapıda değil. Ancak bunun nedeni Warhammer’ın 30 yıldan eski bir geçmişe sahip olması ve zaten bu bilgilerin oluşmasında direkt olarak katkısının bulunması. KIR ZİNCİRLERİNİ! Sanıyoruz ki Warhammer evreninin buraya entegre edilmiş olmasının en büyük faydası, Creative Assembly’nin bazı konularda kısıtlamalarından kurtulması olmuş. Tarihi dönemleri ele aldıklarında doğal olarak gerçekliğin yansıttıklarını ve var olan bilgileri kullanmak zorunda kalıyorlardı. Ancak artık ellerinde fantastik bir dünya var ve en basit tabirle, ne isterlerse onu yapabilirler. Bu anlamda da ellerini hiç korkak alıştırmamışlar doğrusu. Savaş alanında büyüler, devasa yaratıklar, yer altında dolaşan birlikler, gidişatı kökünden değiştirebilecek doğa üstü özelliklere sahip kahramanlar derken bambaşka bir savaş arenası yaratmışlar. İşte tam burada kalbimizi çaldı oyun. Çünkü içerik bu kadar farklı olmasına rağmen, bir şekilde bildiğimiz Total War olmayı da fazlasıyla başarmışlar. TATLI DİL GOBLİNİ DELİĞİNDEN ÇIKARIR Oyunda yine makro ve mikro düzeyde taktiksel kararlar üzerinden ilerliyoruz. Birliğimizin konumlanması, ne şekilde büyüyüp genişleyeceği, saldıracağımız bölgelerin avantaj ve dezavantajları makro ölçekte alıştığımız yapısını koruyor. Söz konusu cüceler, vampirler ve orklar olmasına rağmen diplomasinin dahi etkisini azaltmadığını mutlulukla görüyoruz. Öyle ki bir damla dahi kan dökmeden, doğru hamlelerle ittifaklar oluşturup büyümek mümkün. Zaten belirli ölçüde güçlendiğinizde, çevrenizdeki yerleşkeler yok olma korkusuyla zaman içinde kendileri sizlere yanaşıyor. Ancak kan dökmeye karar vermeniz (veya sizin yerinizde karar verilmesi) gerekiyor ve bu noktada da mikro düzeydeki becerileriniz devreye giriyor. Savaş ortamı gerçekten inanılmaz güzel olmuş. Birliklerin detaylarına verilen önem ve aynı tipteki yaratıkların dahi birbirinden farklı pek çok animasyona sahip olması işin keyfini oldukça yukarılara çekmiş. Önceki oyunlara göre en fazla ilerleme kaydedilen bölümün burası olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Verdiğiniz komutlar ve eyleme geçme şekilleri alışkanlıklarınızın dışına çıkmasa da, her sınıfın aksiyonlarına getirilen artılar ve kısıtlamalar sayesinde seçiminize uygun bir lezzet yakalamanızın da yolu açılmış. HOCA ÇALIŞMADIĞIMIZ YERDEN SORARSA Doğaüstü unsurların eklenmesi, yeni savaş düzenine alışmanız için biraz süreye ihtiyaç duymanıza neden olabilir. Sonuçta artık büyülerin konuştuğu ve kafanızın üstünde uçan canlıların yer aldığı bir arena var ortada. Savaştığınız sınıfın yapısına göre vereceğiniz kararların da değişkenlik göstermesi gerekiyor. Sayıca çok fazla ancak tekil anlamda güçsüz bir orduya sahip vampirlerle, ağır silahlar ve son derece kuvvetli bir savunma hattına sahip cücelere karşı aynı taktikleri kullanamazsınız. Hal böyle olunca da anlık kararlarınızın yine son derece kritik olduğu bir oynanışın ortaya koyulduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Tüm bunların size yansıması da ustalıkla ele alınmış. Özellikle savaş ortamındaki ses efektleri inanılmaz güzel. Çarpışmalarda duyulan çınlamalar, hayal gücüyle yaratılmış silahların ateşlenme sesleri veya ejderhaların kükremeleri aynı oranda kulağa hoş geliyor. Görsel anlamda zaten taktiksel kamerada iken harika sonuçlarla karşılaşacaksınız. Yalnızca kamerayı yaklaştırdığınız bazı zamanlarda, her detayın üzerine aynı emeğin gösterilmediği dikkatinizi çekebilir ancak bu da çok büyük bir problem değil bize göre. TOTAL WAR YİNE YAPTI YAPACAĞINI Çok net söyleyelim; biz Total War serisinden oldukça sıkılmaya başlamıştık. Tarihsel dönemler değişkenlik gösterse de, içeriğin düştüğü kendini tekrar sorunu fazlasıyla canımızı sıkıyordu. Bu anlamda Warhammer hamlesi nokta atışı olmuş. Total War serisinin fanatikleri de, Warhammer dünyasının aşıkları da bu oyunda kendilerini ihya edecek pek çok şey bulacak. Eğlencesi göz önüne alındığında, yeni başlayacaklar için de ideal bir tercih olacağını söylersek yanılmış olmayız. DETAYLAR Oyunun haritası son derece detaylı bir şekilde hazırlanmış. Sınıfların yerleştiği bölgeler, özellikle tasarımsal anlamda karakteristik dokuyu güzel yansıtıyorlar. Karşı karşıya gelmiş insan ve yaratık ordularının tepesinde öldürme amacıyla dalışa geçmiş bir ejderha ve ona kafa tutan kanatlı atının üzerinde bir büyücü. Kabaca oyun bu işte. İnsan, ork, vampir ve cüceler birbirleriyle amansız mücadelelere girebilirler ancak Chaos askerleri ortaya çıktığında düşmanlık biter, tek vücut vatan savunması kendini gösterir. Oyunun ekinde Warhammer ismi geçtiğinden her şeyin kanla çözüleceğini düşünüyor olabilirsiniz. Ancak başarı, makro düzeyde alacağınız kararlar sayesinde gelecektir. PUANLAMA