Sustuğumda sesim olur musun? Bağımsız yapımcıların ellerinden çıkma oyunlar hayatlarına 1-0 önde başlıyor. Oyuncular bu oyunların kıymetini biliyor çünkü çoğu büyük oyunun unuttuğu önemli bir detayı, yaratıcılığı asla ıskalamıyor bu yapımlar
İnceleme sayfalarımızın başında karşınıza çıkan Child of Light, Mayıs ayının hemen başında bizimle buluşmuştu. O incelemeyi okursanız, bu devasa sektörün içerisinde karşımıza çıkmış böylesine mütevazı bir oyuna karşı ne kadar heyecanlandığımızı görebilirsiniz.
Böyle yapımlar devamlı karşımıza çıkmadığından bulduğumuzda aç kurtlar gibi üzerine atlamamız anormal karşılanmamalı. Ancak yazıları toparlayıp, son dokunuşları gerçekleştirdiğimiz sırada bir oyun daha çıktı ansızın karşımıza; Transistor. Elbette uzun süredir varlığından haberdardık ve gelişini büyük bir merakla bekliyorduk. Ancak planlamamızda bir sonraki ay için yer bulabilmişti kendisine. Tabii bu başına oturup bir süre zaman harcayana kadar geçerli olan bir durumdu. Ne zaman ki Transistor’ın dünyasına adım attık, işte o an bir daha kopamadık kendisinden. Sonuna geldiğimizde ise kesin olan bir şey vardı, “Bu oyun bekletilmeye gelmez”.