Geçtiğimiz günlerde özel bir etkinlikte ilk tanıtımı gerçekleştirilen ATS GT, otomobil tarihine geçmiş bir markanın hikayesiyle birlikte sizlerle.
İtalyan otomobil dünyasına biraz ilgili olan hemen herkes var olan kültürün ağırlıkla yarış, performans ve motor sporları üzerine olduğunu anımsayabilir. Hal böyle olunca dönemlerinde ön sıralarda seyreden Ferrari, Alfa Romeo, FIAT ve Lamborghini gibi markalar zincirleme şekilde başka markaların doğuşlarına zemin hazırlar. İşte ATS de tarihin raflarına bu şekilde girmiş ve günümüzde pek fazla bilinmeyen üreticiler arasındaki yerini almakta. 1961 yılında iki eski Ferrari çalışanı Carlo Chiti ve Giotto Bizzarrini tarafından kurulan markanın sadece tek bir amacı vardı; Ferrari’yi kendi silahıyla vurmak! Bu planla kurulan markanın girişimleri öncesinde ikilinin önemini anlamak adına Ferrari içerisinde bulundukları döneme ufak bir gezinti yapmanın faydası olduğunu düşünüyorum.
İlk olarak Giotto Bizzarrini‘ye baktığımızda kendisinin ilk zamanlarında tıpkı Enzo’da olduğu gibi mühendislik hayatına Alfa Romeo‘da başladığını görüyoruz. İlk dönemlerinde Alfa’nın servis ekibinde görev yapan Bizzarrini, 50’lili yılların ortalarında Giulietta‘nın şasi geliştirme aşamasında önemli rol alacağı anlaşmayı imzalıyor. Bunun ardından Alfa’nın test pilotu haline gelmesini şu kelimelerle anlatıyor; “Tesadüfi bir şekilde mühendis kimliğiyle dolaşan ben artık bir test pilotu oldum. Matematiksel prensiplere sahip olan birisi olarak bir şeylerin neden ters gittiğini öğrenmem gerekiyor ki buna çözüm üretebileyim. Test pilotluğu görevi bunu bana en güzel şekilde hissettirecek görev.”… Alfa’daki görevinin ardından artık çaylaklık dönemini atlatmış ve daha fazla sorumluluk almaya hazır birisi haline gelen Bizzarrini, baş mühendis olarak soluğu Ferrari‘de alır. Buradaki en önemli projesi olarak gösterilen 250 GTO‘nun ardından 1961 yılında Ferrari’den ayrılarak Carlo Chiti ile ATS’nin temellerini atar.
Hikayenin ikinci ana karakteri Carlo Chiti de Bizzarrini’nin geçtiği benzer yollardan geçer. 1952 yılında Alfa Romeo‘da göreve başlayan Chiti, Alfa Romeo 3000 CM (6C) tasarımcısı olarak karşımıza çıkar. Alfa’nın yarış departmanını rafa kaldırmasıyla Enzo’nun yarış ekibi Scuderia‘ya katılan mühendis köpek balığı burunlu F1 şampiyonu 156‘yı tasarlar. Yollarının Ferrari’de kesişmesiyle birlikte 1961 yılında ortak bir karar alan bu ikili haberimizin başında bahsettiğimiz parola üzerinden ATS’yi kurar. 1963 yılı Paris Otomobil Fuarı‘nda İtalya tarihinin ortadan motorlu ilk modeli 2500 GT‘yi (220 beygir-255 Nm tork) Lamborghini Miura‘nın tanıtımından üç yıl evvel tüm dünyanın karşısına çıkartan bu ikilinin planlarıysa bekledikleri gibi gitmez. Dünyaki ilk örneklerden olan bu modelden sadece 12 adet üreten ATS, yaşanan finansal sıkıntılardan ötürü 1964 yılında kepenk kapatmak zorunda kalır.
Otomobil tarihinde böylesine iz bırakmış bir markanın genetiği bugün, tam 53 yıllık aradan sonra tekrar benzer bir parola ile şansını tekrar deniyor. 2500 GT’ye atıfta bulunacak şekilde toplamda sadece 12 adet üretileceği açıklanan GT, geçtiğimiz ay Salon Prive’de yapılan ilk tanıtım etkinliğinin ardından daha fazla detayla karşımızda. Üzerinde 3.8 litrelik twin-turbo V8‘lik bir makine barındıran araç 650 beygir güç ve 678 Nm tork değerlerine sahip. ATS ekibi burada opsiyonel olarak sunduğu performans paketiyle birlikte değerlerin 700 beygir ve 750 Nm torka kadar yükselebildiğini de belirtmekten büyük keyif alıyor. 0’dan 100’e hızlanmasını yaklaşık üç saniyede tamamlayan GT’nin erişebildiği maksimum sürat değeriyse 322 kilometre civarlarında. Performans odaklı modellerde sıklıkla gördüğümüz sürüş modları bu araçta karşımıza Viaggio, Sport ve Corsa olarak çıkıyor. Her modda kokpitin içerisindeki ambiyans aydınlatması sırasıyla mavi, sarı ve kırmızıya dönmesi de güzel düşünülmüş detaylar arasında.