Uncharted, sinematik-aksiyon türünün nasıl olması gerektiğini gözler önüne sermiş harika bir seri. “Tomb Raider kopyası” yaftalamasıyla hayatına başlayıp, türün açık ara en başarılı yapımı haline gelmek kolay iş değil. Bunu nasıl yaptıklarını tekrar hatırlamak için güzel bir fırsatımız var artık Naughty Dog ne harika bir firma değil mi? Maceraları çok istedikleri gibi başlamamış olsa da, 1996 senesinden bu yana bir kez bile karavana atış yapmadılar. Crash Bandicoot ile başlayan bu seri önce Jak and Daxter ve sonrasında da Uncharted ile devam etti. Son olarak da hepimizin bildiği üzere The Last of Us ile zirve noktasına ulaştılar. Aslında firmanın bugüne dek uyguladığı çok basit bir sistem vardı. Sony ile ortak hareket ederek o dönemin konsoluna bir oyun çıkarmak ve konsolun ömrü yettiği süre boyunca aynı oyunun serisi ile bu süreci desteklemek. Crash Bandicoot, PlayStation 1 için yarattıkları bir seriydi. PS2 çıktığında bu seriyi arkalarında bırakarak Jak and Daxter’ı ortaya çıkardılar ve PS3 çıkana kadar başka da bir oyuna bulaşmadılar. Üçüncü nesil ile birlikte herkesi şaşırtarak Uncharted gibi kallavi bir işe giriştiler ve Uncharted 3’e kadar uyguladıkları bu formülün dışına hiç çıkmadılar. Ancak başarı beraberinde beklentiyi de getirdiğinden daha fazlasını yapmak zorunda kaldılar. SONA YAKLAŞIRKEN The Last of Us ile ilk kez hem PS3’e hem PS4’e oyun çıkaran firma, önümüzdeki sene formüllerini bir kez daha bozarak ellerindeki bir seriyi yeni bir konsolda devam ettirecek. Uncharted 4: A Thief’s End, bu mükemmel serinin PS4’ün gücü ile beraber neler yapabileceğini görmemiz açısından müthiş bir fırsat olacak ama ondan önce kaçamak bir bakış atma şansını yakaladık. Uncharted: The Nathan Drake Collection, serinin ilk üç oyununu “kısmen” PS4 seviyesine çeken bir paket. Karşınızdaki yazı hazırlanmış olan bu paketin incelemesi olduğu kadar, Uncharted 4: A Thief’s End’in de bir ön incelemesi olma özelliği taşıyor aslında. Çünkü Voltran’ı oluşturmalarının tüm sebebi bizleri asıl büyük olaya hazırlamak zaten. Hali hazırda seriyi oynamış kişiler için bunun pek bir anlamı yok elbette. Açık konuşmak gerekirse The Nathan Drake Collection da bu insanlara oyunları yeniden oynamak için pek bir sebep sunamıyor. Toparlama paketlerinden alıştığımız standart güncellemeler haricinde oyunun bilmediğimiz çok da bir numarası yok (detaylar elbette var, bunlara tek tek oyunlara bakarken değineceğiz). Bu nedenle belki de daha önce hiç oynamamış insanlara en çok hitap eden paketlerden birisi bu. Evet, oynadıysanız anlamsız ama oynamış olduğunuz için üzülmenize yetecek kadar da kaliteli. Biz oynarken tüm Uncharted serisini ilk kez bu görsellik ve kalitede tecrübe ediyor olmayı diledik. Eğer PlayStation 4 sahibiyseniz ve nasıl olduğu İsviçreli bilim adamları tarafından dahi açıklanamayan bir şekilde daha önce Uncharted oyunlarını oynamadıysanız, yazıyı şu an bu noktada bırakmalı ve koşarak satın almalısınız. Böylece hem tadına doyulmaz bir maceranın parçası olacak, hem de önümüzdeki yılın en iyi oyunu olması en muhtemel yapımlarından birine hazır hale geleceksiniz. ORTALAMA GİRİŞ Paketi kronolojik olarak ele almak en doğrusu olacak gibi. Uncharted: Drake’s Fortune, bugün hayranı olduğumuz bu seriye başlangıcı 2007 senesinde atmıştı. Üç oyunun tamamı PlayStation 3 için çıkmış olsa da, aradaki bariz farkları daha iyi anlamak için geriye dönüp bakmak çok faydalı oluyor. Cilalanmış ve güzelleştirilmiş haline rağmen Drake’s Fortune fazlasıyla kusura sahip bir yapım. Hatta ilk oyunla üçüncü oyunu karşılaştırdığımızda, PS4 için yıllar sonra çıkacak oyunların nasıl bir kaliteye sahip olacağını kestirmekte zorlanıyoruz. Hikayesi ile takdir toplayan, oynanış mekanikleri ile ilgi çeken Drake’s Fortune, özellikle çatışma ve grafiksel kusurlarda alarm veriyor. 1080p/60fps grafik güncellemesine ve hemen hemen tüm detayların elden geçmesine rağmen karşımızda eski bir oyun olduğunu rahatlıkla anlayabiliyoruz. Ancak hatırlarsanız ilk oyunun en muhteşem yerleri hep yeşillik alanlardı ve bu pakette bu bölgeler göze daha da bir hoş geliyor. Artırılmış ışıklandırma efektinin de burada faydası olduğu yadsınamaz. KUSURSUZ GELİŞME İlk oyunla ne kadar gözleri üzerine çekmeyi başarmış olsa da, asıl patlamayı 2009 yılında Among Thieves ile yaptı seri. Eğri oturalım doğru konuşalım; Uncharted 2 bu seride çıkmış en iyi oyun. Hikayesi, oynanışı, karakter ilişkileri, grafikleri, kısaca her şeyi mükemmel. Kusur say deseniz saymakta zorlanırız. Öyle ki sadece oyunun açılış sahnesi bile, pek çok oyunun climax dediğimiz zirve noktalarından daha vurucu. Himalayaların benzersiz atmosferini çok iyi kullanması bir yana, oyunun tek bir özelliğini öne çıkarmak zorunda kalsak herhalde aksiyon dengesinden bahsederdik. Gerek filmlerde, gerek oyunlarda aksiyonun dozajı çok önemli bir kriterdir. Aralıksız olarak hızı yükseltemezsiniz, yoksa izleyici/oyuncu yorulur ve nefes almak ister. Çok yavaşlarsanız da bu kez sıkılıp kaçmak ister. İşte Uncharted 2 bu sürati öyle tutarlı bir şekilde artırıp azaltıyordu ki kumandayı elimizden bırakma fırsatı dahi bulamıyorduk. Paketi aldığınızda bu oyun için çok fazla bir elden geçirme yapılmadığını göreceksiniz (ya da daha önce oynamadıysanız fikriniz dahi olmayacak elbette). Grafiksel güncellemeler hariç Uncharted 2 tamamen aynı oyun ve bu konuda hiçbir şikayetimiz yok doğrusu. YALPALAYAN SONUÇ Gelelim serinin son oyunu olan Drake’s Deception’a. Bu yapım teknoloji ile ilgili hemen her konuda tabii ki serinin zirve noktasıydı. Ancak yukarıda bahsetmiş olduğumuz aksiyon dengesini ikinci oyun kadar başarılı kotaramamıştı. Özellikle karakter derinliğini artırma çabasına gitmiş olduğundan bol bol geçmişe göndermede bulunuyor, bu da bazı yavaşlamaları beraberinde getiriyordu. Sakın bu söylediklerimizden oyunun kötü olduğunu düşündüğümüzü falan çıkarmayın. Drake’s Deception tarihin en iyi aksiyon-macera yapımlarından birisi. Ancak serideki en iyi oyun da değil sonuçta. Elden geçirilen grafikler ve bazı oynanış kusurlarının giderilmesi dışında oyunların tümünü etkileyen bazı eklentiler de mevcut. The Nathan Drake Collection ile birlikte tüm oyunlara en üst düzey zorluk olan Brutal ve en kolay zorluk olan Explorer ekleniyor. Bunun yanında bir de oyunlardaki bazı bölgeler için geçerli olan Speed Run seçeneği de mevcut. Ekrana bir sayaç eklemek dışında çok da bir numarası yok açıkçası. Oynamış olan adamı tekrar oynamaya yönlendirecek özellikler olmamakla birlikte, inat edip oynayacak insanlar için özellikle bir seviye üst zorluğun eklenmesi güzel olmuş diyebiliriz. BİR DE TÜRKÇE DENEYİN Gelelim global çaplı yeniliklerden sadece bizi ilgilendiren kısma. Bildiğiniz üzere Sony Türkiye yoğun bir çabayla konsola özel pek çok oyunu yerelleştirme gayreti gösteriyor. Çoğu oyuna Türkçe metin eklerken, bazen de tatlı sürprizler yaparak dublajı da araya sıkıştırdıkları oluyor. Uncharted 3, serinin şimdiye kadar Türkçe dublaja sahip tek oyunuydu. Ancak bu paket ile birlikte üç oyunun tamamına dublaj gerçekleştirilmiş. Türkçe olarak oynamak ister misiniz bilemiyoruz ancak yine de bu çabası için Sony Türkiye’yi tebrik ediyoruz. Ve sen, seriyi hala oynamamış olan, niye hala bu yazıyı okuyarak zaman kaybediyorsun kardeşim gidip alsana! DETAYLAR İlk oyunun şu görselini özellikle buraya koyuyoruz ki karakterlerin haline detaylıca bakın ve son görseli gördüğünüzde geleceğimiz noktanın tadını iyice çıkarabilin. Uncharted 2’yi oynayan oyuncular bu sahnenin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. Eğer oynamadıysanız, sizi bomba bir açılışın beklediğini söyleyip uzaklaşalım. Uncharted 3, sadece aksiyon yerine biraz da karakterlere odaklanalım gayretine düştüğünden bizleri Nathan’ın çocukluğuna götürmüştü. İyiydi hoştu ama oyunu fazla yavaşlatıyordu. Ve karşınızda Uncharted 4’ten bir sahne. Sadece sekiz senede gelinen nokta gerçekten inanılmaz. Önümüzdeki sene efsane bir yapımla karşılaşacağımıza zerre şüphemiz yok! PUANLAMA