Oyunsuzluktan kırıldığımız, yokluktan kendimizi makromeye verdiğimiz şu günlerde piyasaya ne çıksa yiyecek durumdayız. İlk bakışta Undertale, denize düştüğünüzde sarılacağınız yılan imajı çizebilir. Ancak görünüşe aldanmayın çünkü karşınızda son zamanların en güzel oyunlarından biri duruyor
Undertale’in yayınlanmasının ardından, klasik bir tartışma yine su yüzüne çıktı. Bu denli eski grafiklere sahip bir oyunun, nasıl olup da her yerden 9 ve üzeri puanlar aldığı sorgulanmaya başladı. Sizin için geçerli olmasa bile, dışarıda nefes alıp vermekte olan milyonlarca kişi için, başarılı bir oyunun formülünde kaliteli grafik elzem koşullardan birisi. Daha önce de birkaç kez anlatmaya çalışmıştık aslında, grafik ve sanat yönetimi arasında ince bir çizgi var. Bir oyunun güzel görünmesi veya estetik duygulara hitap etmesi için piyasaya çıkmış son ekran kartlarına ihtiyaç duyacak düzeyde olmasına gerek yok. Bir oyunun grafikleri, anlatmak istediğini veriyorsa ve oyuncuya hissettirmeyi amaçladığı duyguları tam anlamıyla aktarıyorsa, nasıl olur da “kötü” olduklarını iddia edebiliriz ki? Oyunların bir sanat dalı olduğu kabul edilmişken, bir ressamın işçiliğine gösterilen saygı neden oyunlara gösterilmez? Bir kişi pastel boya ile kusursuz bir sanat eseri ortaya koyduğunda, “Bunu neden yağlı boya ile yapmadın?” diye soruyor muyuz?