Nasıl, tanıdık geldi mi? İstisnasız hepimizin bildiği ve klişe haline gelmiş gençlik korku filmi senaryosu üç aşağı beş yukarı böyle bir şey. İlginçtir ki, bugüne dek hiçbir korku oyunu bu temayı kullanmayı tercih etmemişti. Belki yeterince klişe olduğundan, belki de korkutmaktan çok güldürdüğünden, bilemiyoruz. Ancak Until Dawn’ın hikayesi işte tam da aromayla hazırlanmış. Birbirinden hormonlu sekiz genç, haritada dahi yeri gösterilmeyen bir dağın tepesindeki kulübeye gitme kararı alır. Neden? Çünkü bir sene önce aynı kulübeye yine gitmişlerdir ve o sırada iki arkadaşları ortadan kaybolmuştur. Bunlar da her akıllı insanın yapacağı gibi aynı yere tekrar gitmeye karar verir.
Menümüzde yukarıda bahsetmiş olduğumuz çiftler, eski sevgililer, gereksiz komikler ve röntgenci manyakların hepsi yer alıyor. Yani hikaye alabildiğine klişe ve daha ilk saniyeden buram buram tanıdık kokuyor.
Peki siz sanıyor musunuz ki yapımcı firma bunun farkında değil? Elbette farkında. Aslına bakarsanız Until Dawn bir gençlik korku parodisi ve yıllardır bildiğimiz öykünün bir parçası olma şansı sunuyor. Beklediğiniz şey iliklerinize kadar korkacağınız bir deneyim ise onu burada bulamayacaksınız. Hayır, burada bulacağınız şey, tedirgin edici bir atmosfer ve yarıda bırakmanıza izin vermeyecek kadar yukarıda tutulan tansiyon. Hepsinden önemlisiyse yaratılan merak duygusu. Hani klişe korku filmlerini burun kıvırarak izlemenize rağmen sonunda ne olacağını merak ettiğiniz için kapatamazsınız ya, bu da öyle. Üstelik kullanılan tema fazlasıyla tanıdık olsa da, bunun işleniş şekli son derece yenilikçi olmuş. Yaptığınız seçimlerle öykünün ilerleyişine direkt olarak etki etmeniz, karşılaşacağınız her olayda sorumluluk hissetmenize neden oluyor.