Tür olarak hayatta kalma, korku ve macera olarak geçen yapım, işin macera kısmını ise biraz boşlamış görünüyor. Zaten oyunun dünyası öyle aman aman büyük değil ama yine de gezip görülebilecek, keşfedilebilecek pek çok alan bulunuyor. Keşke işin keşif yönüne biraz daha ağırlık verilseymiş demekten kendimizi alamıyoruz. Etrafta etkileşime girebileceğiniz nesneler bulunuyor ancak bunlar neler olup bittiğini anlamamıza yardımcı olacak ipuçlarından ve ateş yakmak, jeneratörü çalıştırmak gibi basit eylemlerden oluşuyor. Bu nedenle Until Dawn’ı bir macera olarak tanımlamakta zorlanıyoruz. Oyun daha çok hikayesini olabilecek en ilginç şekilde aktarmayı amaçlıyor ve bunu da başarıyor aslında. Yönettiğimiz karakterin devamlı değişmesi ve farklı bakış açılarıyla oyunun ilerlemesi de bunu destekler nitelikte. Başarılı hikaye aktarımının olmazsa olmazı seslendirmeler ve karakter animasyonları da üst düzey kalitede. Özellikle Peter Stormare’un oyunculuğu üst noktada.
SONUÇLARLA YÜZLEŞMEK
Yaptığınız seçimlerin oyun deneyiminizi ne kadar değiştirdiğini görmek istiyorsanız oyuna tekrardan başlayabilirsiniz. Biz bunu yaptık ve bambaşka bir ilerleyişle karşılaştık. Ancak bize soracak olursanız, Until Dawn’dan tam randıman almak için bir kez oynamak en doğrusu olacaktır. Yaptığınız seçimlerle yüzleşmek ve bunların sonuçlarına katlanmak deneyiminizi yukarılara taşıyacaktır. Ancak biliyoruz ki kimse bu uyarımızı dikkate almayacak ve tüm seçenekleri denemeden oyunu kenara kaldırmayacak. Varsın öyle olsun, her şekilde Until Dawn tecrübe edilmeyi hak eden bir yapım çünkü.