Bazılarımızın uyku problemleri bulunuyor. Uyku problemlerine çözüm olması için geliştirilen birçok çözüm var. Ancak gerçekten de uykuyu kontrol etmeyi sağlıyor mu?
Giyilebilir teknolojik ürünlerin kullanımının artmasıyla beraber, uyku problemi yaşayan insanlar için de uygulamalar geliştirildi. Ancak yapılan araştırmalara göre “uyku izleme” uygulamaları uyku kalitesini artırmak yerine tam tersi etki gösterebiliyor. Hatta konuya dair araştırmalar yeni bozuklukların ortaya çıkabileceğini de söylüyor. “Orthosomnia” adı verilen bozukluk, insanın “uyku izleme” yöntemleriyle kontrol edildiğinde daha az uyuyabildiğini ve uyku sırasında oldukça endişeli olduklarını ortaya koydu. Northwestern Üniversitesi’nde nöroloji profesörü Sabra Abbott, on yıldan uzun süredir uyku bozukluğu olan kişileri tedavi ediyor. Ancak son yıllarda, kendisi ve meslektaşları, yeni bir uyku problemi olduğunu bildiren hastaları fark etmeye başladı. Bu uygulamalar, iyi bir gece uykusu alıp almadığınızı belirlemenize yardımcı olabiliyor, ancak bazı durumlarda sorunlarınızı daha da kötüleştirebiliyor. Bilim insanları, uyku izleyici uygulamaların yanlış veriler aracılığıyla insanları daha kaygılı hale getirdiğini söyleyerek uyarıyorlar. Örneğin bir çalışmada bu uyku izleme uygulamalarının insanların hem yatakta daha fazla zaman geçirmelerine neden olduğu hem de var olmayan koşulları bildirmelerine neden oluyor. İnsanlarınsa uyku istatistiklerini artırmak için yaptığı bir durum olduğu tahmin ediliyor.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Uyku izleme cihazları güvenilmez mi?
Bu araştırma kesinlikle cihazların güvenilmez olduğu anlamına gelmiyor. Fitbit‘ten Dr. Conor Heneghan, çok az kullanıcının ciddi uyku kaygısı ile ilgilendiğini ve izleme verilerinin, tutarlı uyku programlarının ve zararlı alışkanlıkların etkilerini vurgulayabileceğini iddia ediyor. Kullanıcılar, aynı zamanda farklı uyku aşamalarındaki kalp hareketlerini bu uygulamalar üzerinden izleyebiliyor. Fitbit’in kendi yaptığı araştırma, profesyonel tıbbi izleme cihazlarının verileri ile uyku takip uygulamalarının eşleşmesinin yüzde 70 seviyesinde olduğunu ancak bu oranın insanlarda yüzde 90 olduğunu ortaya koyuyor. Bu uygulamalardan elde edilen veriler sonuçta yararlı olsa da temkinli yaklaşmak gerekiyor.
İlginizi çekebilir
TAG Heuer’den fiyatıyla nefes kesen yeni akıllı saat