Deneyime geçmeden önce kısaca teknik detayları aradan çıkaralım. Saat Exynos9110 işlemci ile geliyor. 768 MB RAM ile çalışan saatin hafızası ise 4 GB. Saat hem iOS hem de Android cihazlarda kullanılabiliyor. Ancak iOS deneyimi hayli zayıf. iOS’te Galaxy Watch, Android’de Galaxy Wearable uygulamalarını indirerek saati Bluetooth aracılığıyla telefona bağlıyorsunuz. Bu yardımcı uygulamalar saate uygulama yükleme, pil ve depolama durumu ve diğer ayarları düzenleme konusunda yol gösteriyor. Saatin içinde uygulama arayıp yüklemektense telefondaki uygulamayı kullanmak kesinlikle daha rahat. Saatle ilgili bilinmesi gereken ilk detay Tizen işletim sistemiyle geldiği. Samsung bir süredir kendi işletim sistemini sunuyor. Temel özelliklere baktığımızda cihaz Android’le kullanıyorsanız mesajlara ve e-postalara cevap vermenin yanı sıra Messenger gibi üçüncü parti uygulamaları da destekliyor.
iOS’te bildirim olarak yansıyan bu durum Android’de aktif cevap verme olarak dönüşüyor. Hazır cevap taslaklarının yanı sıra siz de saat üzerinden mesaj yazabilirsiniz. Çok konforlu bir deneyim değil ancak böyle bir şey mümkün. Mesajı dokunmatik ekrana dokunarak yazıyorsunuz ancak bunun dışında tüm kontrol bezel halkada diyebiliriz. Bezel halka ve yan gövdedeki tuşlarla kolaylıkla menüler arasında gezinmek mümkün oluyor. Alışma süreci hayli kısa olan bu aşamada saat kolay kullanım sunuyor. Twitter retweetlerinizi dahi yapabileceğiniz saat Spotify ile de müzik kontrolünü bileğinize getiriyor. Samsung’un saat içindeki uygulama mağazasını ise biraz zayıf bulduk açıkçası. Özellikle sayısız ücretli ve ücretsiz saat arayüzü indirebileceğiniz mağazada uygulama alternatifleri de yer alıyor. Ancak WhatsApp, Facebook Messenger, Google Haritalar gibi uygulamalar yok. Messenger, Instagram ve WhatsApp bağlantısını telefondan yapıyor. Bu sayede mesajlara dönüş yapmak mümkün oluyor. Ancak saate özel bir uygulama yok. Yani saat aracılığıyla yeni bir sohbet oluşturmak mümkün değil. Var olan bildirimler üzerinden ilerlenebiliyor sadece.
Saatin LTE versiyonu Türkiye’de satışa sunulmadığı için biz GPS’li versiyonu inceledik. Ne yazık ki bu durumda “Telefonu evde bırak, saatle dolaş” gibi bir durum mümkün değil. Hatta saat ile telefon arasında 20 adımdan fazla mesafe varsa bağlantını kopuyor. Yani o telefon hep yakınlarda olmak zorunda. Yoksa bildirim almanız mümkün değil. Tüm bu “akıllı telefon” yardımcılığının yanı sıra Galaxy Watch aynı zamanda etkili bir aktivite takip koçu. Saatin en güzel özelliklerinden biri yaptığınız aktiviteyi otomatik algılaması ve buna dışarıda gezerken yaptığınız yürüyüşler de dahil. Standart adım saymanın yanı sıra saat bunu yürüyüş aktivitesi olarak alıyor ve arayüzünde attığınız her bir adımı gerçek zamanlı görebiliyorsunuz. Bu da aslında saatin ne kadar doğru ölçüm yaptığını aşağı yukarı gözlemleyebilmek anlamına geliyor. Samsung Galaxy Watch bu konuda başarılı diyebiliriz. 39’un üzerinde aktiviteyi algılayabilen saatte favori 4 aktivitenizi widget olarak ekrana taşıyabiliyorsunuz. Otomatik olarak belirli aralıklarla kalp atışlarınızı ölçen saat ile stres seviyenizi de belirleyebilirsiniz. Tabii saat uyku takibi de yapıyor ancak 46 mm’lik saatle uyumak pek rahat değil bunu söyleyebiliriz. Samsung Health uygulamasıyla koordineli çalışan saat, detaylı veriler sunmayı da ihmal etmiyor. Tırmanış sporlarına meraklı olanlar için saatte bir alti-barometre olduğunu da belirtelim.
Telefonunuz yakınlardaysa Galaxy Watch ile sesli görüşme de yapabiliyorsunuz. Gelen aramaları cevaplayıp, saat üzerinden arama yapmak mümkün. Sesi karşı tarafa hayli net ve temiz ileten saatle dışarıda dahi görüşme yapabilirsiniz. Ancak karşıdan gelen sesin biraz boğuk olduğunu söyleyelim. Sessiz bir odada, telefonunuz şarjdayken tercih edebileceğiniz bir görüşme yöntemi olabilir.
Gelelim pil ömrüne. Cihazda 472 mAh kapasiteli bir pil yer alıyor. Ekran parlaklığını en üst seviyede kullandığımız saat, normal bir kullanımda 2 günü rahatlıkla tamamladı. Hatta üçüncü günde de kullanılabilir seviyede pili vardı. Saat, pil konusunda kullanıcıları başarıyla destekliyor.