Türkiye’nin öne çıkan operatörlerinden olan Vodafone, bugün Türkiye’nin dijitalleşme yolculuğunu mercek altına alan raporuyla gündemde.
Bu konuda firma tarafından verilen kilit bilgiler şöyle oldu: “Vodafone’un Politika Analiz Laboratuvarı (PAL) iş birliğiyle hazırladığı “Dijital Türkiye 2030 Raporu”nda Türkiye’nin dijital dönüşümdeki durumu, potansiyel gelişim alanları ve olası ekonomik etkiler gelişmiş ülkelerle karşılaştırmalı bir perspektifle değerlendiriliyor. Türkiye’nin dijital yüzyılına ışık tutması hedeflenen raporda, ülkenin dijital dönüşüm süreci ve bu sürecin hızlandırılması için önerilen politika adımları Dijital Toplum, Dijital Şirket, Dijital Devlet ve Dijital Altyapı başlıkları altında inceleniyor.” Vodafone’un yayınladığı “Dijital Türkiye 2030 Raporu”, düzenlenen basın toplantısında tanıtıldı. Toplantıda konuşan Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, dijitalleşmenin ekonomik ve sosyal gelişimin temeli olduğunu hatırlatarak şunları söyledi: “Vodafone olarak bir yandan Türkiye’nin dijitalleşmesi için çalışırken, bir yandan da bu alanda gelişim fırsatlarını inceleyen, kamu politikası için önemli veriler sağlayan analizlerin üretilmesine liderlik ediyoruz. ‘Dijital Türkiye 2030 Raporu’nda ülkemizin dijital dönüşüm sürecinin en önemli üç unsuru olan toplum, şirketler ve devleti mercek altına aldık. Bu unsurların olmazsa olmaz bileşeni ve önkoşulu durumundaki altyapıyı da dördüncü eksen olarak inceledik. 2030 yılı, sürdürülebilir kalkınma amaçlarıyla temsil edilen küresel kalkınma iş birliğinin hedef tarihi. AB başta olmak üzere çoğu gelişmiş ülkenin dijital stratejilerinin hedef yılı da 2030.”
“Dijital beceriler vatandaşların günlük aktivitelerini kolaylaştırırken akademik olanakları iyileştirmede, kamu hizmetlerine ve iş olanaklarına erişmede de önemli rol oynuyor. Türkiye’de bireylerin %30’u en az temel düzeyde dijital beceriye sahipken, AB’de bu oran %54. AB’nin resmi hedefi 2030’da bunu %80’e çıkarmak. AB’nin bu hedefine erişebilmemiz için 30 milyon kişinin temel dijital becerileri edinmesini sağlayacak bir hamleye ihtiyacımız var. En az temel seviyede dijital beceriye sahip nüfus oranını önce %60, sonra %80’e yükseltmeyi hedeflemeliyiz. Ancak bu sayede internet üzerinden bilgiye ulaşma, e-ticaret, internet bankacılığı, iş olanakları yaratılması gibi alanlarda gelişme kaydedebilir ve ekonomiye olumlu katkı sağlayabiliriz. Bunun için dijital beceri kazanımına yönelik eğitim politikaları ile akıllı telefon, tablet ve bilgisayar gibi cihazlara erişimin kolaylaştırılması alanlarında atılacak adımlar kritik önemde. Bu noktada özellikle cihaz taksit sınırlamalarının kaldırılmasının, cihaza erişimin önünü açacak bir adım olacağını düşünüyoruz.”
Engin Aksoy, şöyle devam etti: “Türkiye’de internet kullanan firma oranı AB ortalamasını yakalamış olsa da firmaların ancak %60’ı hızlı internete erişebiliyor. Analizler, tüm firmaların hızlı internete eriştiği durumda GSYİH’de ilave %0,5 artış olabileceğini, başka bir deyişle 4,2 milyar dolarlık ilave gelir etkisi sağlanacağını gösteriyor. Raporda, şirketlerin temel dijitalleşme göstergelerindeki performansını değerlendirmek ve burada sağlanacak gelişimin ekonomik etkisini ölçmek üzere bir dijitalleşme endeksi oluşturduk. Bu endekse göre ülkemizdeki KOBİ’lerin %15’i orta seviyede dijital iken, sadece %4’ü yüksek seviyede dijital. Büyük şirketlerde ise bu oranlar sırasıyla %39 ve %25 düzeyinde. 10 üzerinden puanlanan dijitalleşme endeksindeki 1 puanlık artış şirketlerin verimliliğinde %6 oranında artış sağlıyor. Türkiye’deki tüm şirketlerin ortalama endeks skorunun 1 puan yukarı çıkması, ülke genelinde %3’lük ilave GSYİH artışı, yani 26 milyar dolarlık bir artış sağlayabilecek.”
“Dijital endüstrilerin ekonomideki payının AB ortalamasına yakınsaması, başka bir deyişle %5,5’e yükselmesi ve 30 mbps üzeri hızlı internet kullanan şirket oranının %100’e çıkarılması hedeflenmeli. Tüm şirketlerin en az bir yeni dijital teknoloji ürünü edinmesi yoluyla dijitalleşme seviyesi yükseltilmeli. Diğer yandan, şirketler dijitalleştikçe ve bulut bilişim gibi teknolojileri daha fazla kullandıkça veri merkezlerine olan ihtiyaç arttığından, bu alandaki yatırımlar da önem kazanıyor. Veri politikalarının uluslararası normlara uyumlu olması ve teşviklerin cazibesinin artırılması öncelikli olmalı. Özellikle mikro ve küçük işletmeler başta olmak üzere KOBİ’lerin dijital dönüşümünün desteklenmesi ve bilişim şirketlerinin gelişimine yönelik teşvik programlarının uygulanması gerekiyor.”
Engin Aksoy, Dijital Devlet konusuna da değinerek şöyle konuştu: “Ülkemizin e-devlet konusunda güçlü bir konumda olması, 2030’a giden süreçte e-devletten Dijital Devlete geçişi mümkün kılıyor. Ulusal Dijital Devlet stratejisinin ve kamu bulut bilişim stratejisinin tamamlanarak uygulamaya geçirilmesi, açık kamu verisi kullanarak değer yaratılmasına yönelik girişimlerin başlatılması, kamuda bulut bilişim sistemlerinin yaygınlaştırılması, bu süreci kolaylaştıracak adımlar olacak. Diğer bir konu ise kamunun dijitalleşmesinde ihtiyaç duyulan ürün ve hizmetlerin geliştirilmesinde işletmeciler ve yerli teknoloji ekosisteminin işbirliğini geliştirecek girişimlerin hayata geçirilmesi. Katma değeri artıracak yerli üretime odaklanarak ileriye dönük ihtiyaçları zamanında tespit eden, buna göre Ar-Ge, üretim ve pazarlama planlarını ortaya koyan bir platform oluşturmak gerekiyor. Günün koşullarına ve teknolojinin gelişimine göre donanımın yanı sıra yazılım ürünlerini de kapsayan yerli ürün tanımları yapılmalı. Bu şekilde planlı bir yerli üretim politikası ile hem kamuda hem özel sektörde yerli üretimin ve kullanımının artması sağlanabilir.”
“Eski nesil mobil teknolojilerin uygun bir plan dahilinde yeni teknolojiye dönüşümünün sağlanması ve kaynakların yeni nesil mobil teknolojilere yönlendirilmesi yatırımlar için önemli. 3G’nin yeni teknolojilere geçiş yapılarak güncellenmesi, gelişmiş ülkelerde yaygınlaşan bir yaklaşım. Avrupa’da pek çok hizmet sağlayıcı, eskiyen teknolojiler için yatırımları durdurup tahsis edilmiş spektrumu 4G ve 5G’de kullanmaya veya bu doğrultuda planlama yapmaya başladı. Almanya, Çekya, İtalya ve birçok ülkede en az bir operatör geçiş planını açıkladı. Önümüzdeki dönemde mevcut 4.5G altyapısının daha etkin kullanılması için atılacak adımlar kısa vadede mobil bağlantı kalitesini artırabilir. Bunun yanı sıra frekans tahsisi başta olmak üzere spektrumun etkin kullanımını amaçlayan düzenlemelerin yapılması hem mobil şebekelerin performansını artıracak hem de yatırımların verimliliğini sağlayacak. Yeni nesil teknolojilere geçişi de kapsayan spektrum kullanımı yol haritasının kamuoyu ile paylaşılması, 5G dahil sektörde uzun vadeli yatırımların planlanmasında kılavuz görevi görebilir.”
Dijital Altyapı alanında atılması gereken adımları paylaşan ve Türkiye’de mobil ve sabit genişbant internet yayılımının OECD ortalamasının gerisinde kaldığına işaret eden Aksoy, şunları söyledi: “Mobil genişbant abone oranında OECD ortalamasına erişmemiz için 2030’a kadar her yıl abone yoğunluğunun %10 büyümesi gerekiyor. Bu, yıllık %1’e varan GSYİH artışı, yani ekonomiye 7 milyar dolarlık katkı sağlayacak. Diğer yandan Türkiye’de 100 kişi başına fiber abone sayısının 6, OECD ortalamasının 12, en yüksek 10 OECD ülkesinde ise 28 olduğunu görüyoruz. Dijitalleşme konusunda örnek gelişim sergileyen ülkelerden Güney Kore’de kilometre yol başına düşen fiber hat uzunluğu bizim 4 katımız. Aynı yoğunluğa ulaşmak için fiber hattının yaklaşık 2 milyon kilometreye çıkması, bunun için de her yıl %17 artması gerekiyor. Bu sayede 2030’a kadar her yıl GSYİH’ye %2,2’lik, yani 19 milyar dolarlık katkı sağlanabilecek.”
“Sektörümüz, dijitalleşmeyi sağlayan ve kolaylaştıran stratejik bir konumda. Bu nedenle diyoruz ki, Türkiye 2030’a kadar fiberde OECD ortalamasını yakalamalı. Bu alanda lider ülkelerle yarışmayı hedeflemeli ve yatırımları hızlandırmalıyız. Diğer yandan frekans tahsisleri yapılarak 3G yerine 4.5G önceliklendirilerek ve 5G yatırımları hayata geçirilerek, özellikle sanayi bölgeleri gibi üretim verimliliğini de artıracak alanlarda yeni teknolojilere hızlı geçişin desteklenmesi önemli. Altyapı yatırım ve hedefleri konusunda ilerleyebilmek için düzenleyici çerçevenin yenilikçiliği ve verimliliği artıran, yatırım ve güven ortamını güçlendiren nitelikte olması önemli. Dijital altyapılar gibi yoğun yatırım gerektiren alanlarda düzenlemelerin maliyet boyutunu da göz önüne alarak yatırımların devamlılığını sağlamak kritik. Yeni teknolojileri, dijitalleşmeyi ve bu alanda yapılacak yatırımları kolaylaştırıcı ve düzenlemelerin oluşturacağı maliyeti de göz önüne alan bir bakış açısıyla ilerlememiz gerekiyor.”