Ürün gamına geçtiğimiz yıl itibarıyla dahil olan Volvo XC40 ile geçirdiğimiz dört günün ardından sorulara cevap bulma zamanı geldi. Çin merkezli Geely tarafından satın alınmasının ardından ciddi bir ivmelenme içerisine giren Volvo, bunun ilk adımlarını bize üretim bandındaki genişleme ile hissettirdi. Kısa süre içerisinde tesisleşme konusunda da kendisine yeni cepheler açan İsveç merkezli üretici, üç yıl gibi kısa vadeli bir süreçte ürün gamının neredeyse tamamını yeniledi. Bu yenileme işleminin yanına günün gerekliliklerini karşılayacak önemli parçaların alınması da kaçınılmaz bir karardı aslında. Yapılan görüşmeler ve değerlendirmelerin ardından bu nihai karar ile tanışmamız takvimler Eylül 2017'yi gösterdiğinde gerçekleşti. Bizim dört gün boyunca konuğumuz olan bu önemli oyuncuya ise XC40 adıyla seslendik. Volvo'nun SUV ürün gamına temel noktadan giriş yapan XC40, 91 yıllık marka tarihi için hem bir miladı hem de geleceği temsil ediyordu. Tanıtıldığında markanın ilk üç silindirli motorunu da beraberinde getirileceği duyurulan modelin, önümüzdeki süreçte kazanacağı hibrit versiyonda rotanın geleceğe çevrilmiş yüzünü temsil ediyordu. Tanıtımının üzerinden geçen yaklaşık 8 aylık zaman diliminin ardından Türkiye pazarına giriş yapan XC40 hemen herkesçe merak ediliyordu. Güvenlik donanımları bazında ailenin büyük üyeleri XC60 ve XC90'dan hiç de aşağı kalır yanı bulunmayan bu kompakt üyenin çarpışma testinde elde ettiği beş yıldız da bunun en önemli kanıtıydı. Sınıfında BMW X1 ve Audi Q3 gibi önemli demirbaşlarla rekabete giren XC40'dan ne beklemeniz gerektiğini 800 kilometreyi bulan yolculuğumuzun ardından sizlerle paylaşmaya hazırız. [lpg start=2 end=9] "Thor'un" Tasarımdaki Gücü Volvo XC40'ın sürüş özelliklerinden önce sizlerle kısaca tasarımsal detaylarından bahsetmek istiyoruz. Güvenlik ve donanım kısımlarında ailenin diğer büyüklerini aratmayan araç, tasarım kısmında da kesinlikle paralel eğride tatminkarlık sunuyor. "Thor'un çekici" olarak bildiğimiz ve Volvo'nun kimliğini oluşturan gündüz far tasarımı burada da baskınlığı en çok hissedilen parçalardan. Arka bölümde dominantlığı fazlasıyla hissedilen LED stop farlar ve sportif bir karakter ortaya koyan C sütunun güzel bir kombinasyon gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz. XC40'a dışarıdan baktığınız zaman tasarım çizgilerinin de etkisiyle birlikte gerçek anlamda bir SUV hissiyatını alıyorsunuz. Bunun en önemli paydalarından birisi de rakiplerine göre bir adım ilerde olan ebatsal farklara ait. Toplamda 1.652 milimetre yükseliğe, 4.425 milimetre uzunluğa, 1.863 milimetre genişliğe ve 2.702 milimetre aks mesafesine sahip olan araç bu noktada pozitif bir fark ortaya koyuyor. Bizim test ettiğimiz versiyonunda Momentum donanım paketini barındıran XC40'da 18 inçlik alaşım jant seti standart olarak geliyor. Özellikle arazi sürüşlerinde herhangi bir sorun yaratmayan bu ebatların kesinlikle bu araç için en doğru seçenek olduğunu söyleyebiliriz. Tasarım olarak da gayet tatminkar olan bu yapı R-Design'da 19 inç'e yükseliyor. XC40'ın tasarımıyla ilgili söyleyebileceğimiz en net şey "dikkat çekici" olduğu. Mazda'nın Kodo tasarım diliyle yakaladığı ve her modeline başarılı şekilde aktardığı felsefenin bir benzerini yakalayan Volvo'nun bu konuda çok başarılı ve kullanıcısını fazlasıyla tatmin ettiğini altını çizerek söyleyebiliriz. [lpg start=10 end=15] Bu XC60 değil mi? Dış tasarımında yarattığı tatminkar hissiyatla sizi cömertçe kokpitine davet eden XC40'ın kapılarını açıp içeriye girdiğimizde "büyümüş de küçülmüş" fikri katlanarak devam ediyor. Burada da XC60 ve XC90 gibi yeni jenerasyon modellerde gördüğümüz karakteri büyük bir oranda yansıtan modelde multimedya ekran bölümüyle birlikte çok ufak değişimler var. Sürücü koltuğuna oturduğumuz zaman bize kompakt bir otomobilde olduğumuzu hissettiren tek şey direksiyon simidi oldu aslında. Bunun dışında içeride yerleştirilen her donanımla kendinizi üst sınıfta hissediyorsunuz. Direksiyonun arkasında yer alan dijital sürücü ekranının çalışma prensibinin çok kullanışlı olduğunu söylemeden geçmeyeceğiz. Volvo burada günlük hayatımızda ayrılmaz bir parçamız haline gelen akıllı telefonlardaki yapıyı baz alarak, hiç yabancı hissetmeyeceğimiz bir arayüz kullanıyor. Navigasyondan başlayıp elektronik asistanların uyarılarına kadar her bildirimi bu mantık üzerinden kullanıcıya aktarılıyor. Yazılım içerisinde Türkiye navigasyonunun da yer alması bizi ayrıca memnun eden özelliklerden oldu. Özellikle yorgunluk algılama sisteminin size verdiği "mola verme zamanı" uygulamasını Türk bayraklı grafik üzerinden yakınlardaki çiğ köfteciye kadar indirgemesi işin kesinlikle tuzu biberiydi bizim için. Bu noktada yeri gelmişken yorgunluk algılama sistemiyle alakalı ufak karmaşıklıktan da bahsetmeden geçmeyelim. Uzun yolculuk sırasında mola vermemize rağmen yer yer kısa süre içerisinde tekrar mola vermemize dair uyarılara maruz kaldık. Bu da bazı aralıklarla kafa karışıklıklarının gözlemlenebileceği anlamına geliyor elbette. Kokpitin diğer ana parçası olan 9 inç'lik multimedya ekranın kullanımı da çok başarılı. Büyüklüğünün yanında oldukça yüksek grafik sunan bu bölümün bizce en büyük problemi kullanım sonrasında gözlemlenen parmak izinin haddinden fazla olması. Pek çok otomobilde işkence haline gelebilen navigasyon kullanımının da bizden tam not aldığının altını çiziyoruz. Konsolda sizi memnun edecek güzel detaylardan birisi de eşya gözlerinin çokluğu. Akıllı telefonların kablosuz olarak şarj edilebilmesinden ötürü konsolunda altında gelen "ova" niteliğindeki alan kolunuz altındaki sökülebilir çöp kovasıyla bambaşka bir boyuta taşınıyor. Kapı içleri ve koltukların altında da yine oldukça kullanışlı bir alan bizleri bekliyor. Volvo tasarımcıları kapı içleri ve konsolda gerek görüntü gerekse hissiyat olarak fazlasıyla memnun eden alüminyum dekor kaplamadan faydalanıyor. Özellikle gece sürüşlerinde ambiyans aydınlatmalarının da işin içerisine girmesiyle birlikte çok keyifli bir yaşam alanı atmosferinin yakalandığı da hemen dikkatleri çekecek parçalar arasında. Bagaj konusunda da 460 litrelik bir hacim sunan XC40'ın koltuklarının tamamen yatırılıyor olması uzun parçaların taşınmasında da avantaj sağlıyor. Volvo, Skoda'nın "basit düşün" felsefesinden hatırladığımız ince ama kullanılış özelliklere bagaj kısmında yer veriyor. Bu bölgenin iki katlı yapıyla tasarlanması ve bu yapının çanta ve el bagajlarının sabitlenmesi için ufak çengellerle desteklenmesi kullanıcıların hoşuna gidecek. Elektronik bir bagaj kapağına yer veren Volvo'nun, burada ayak hareketiyle kapatma veya açma özelliğine yer vermesini de beklerdik. [lpg start=16 end=18] GÜVENLİĞİ İÇ YÜZÜ Gelelim yeni üyemizin elinin en güçlü olduğu kısım olan güvenliğe. Güvenlik testlerinden aldığı beş yıldız ile sınıfının en güvenli otomobillerinden birisi olan XC40, çarpışma önleme konusunda da çok başarılı. Momentum donanım paketiyle birlikte hız sabitleyici ve bol çeşitli takip asistanlarının yer alması zaten bu sınıfta şaşırtıcı olan bir durum değil. Burada temel farkı nokta ne denli tatminkar şekilde çalıştığı. Volvo'nun araçta öne çıkardığı ön çarpışma önleme asistanı kullanıcılar için kesinlikle hayati bir destek. Saatte 60 km/s ile 140 km/s aralığında devrede olan bu sistem karşıdan gelen araçlarla çarpışmadan kaçınmanıza yardım ediyor. Bir şerit çizgisini geçerek karşıdan gelen bir aracın önüne çıkarsanız, araç otomatik olarak sizi şeridinize döndürüyor ve uyarıyor. Kaza önleme konusundaki bir diğer öne çıkan parça da otomatik acil fren desteği. Seyir halinde giderken ön bölümü sürekli olarak tarayan sensörlerden yardım alan bu özellik, sürücünün tepki vermemesi durumunda ani frenleme yaparak hayati olabilecek kazaların büyük oranda önüne geçme potansiyelini barındırıyor. [lpg start=19 end=23] XC40 otonom sürüş desteğinin de günümüz şartlarına yansıyan derecesinden nasibini alıyor. Şerit takip ve hız sabitleme gibi temel parçalardan yardım alan bir kombinasyondan oluşan bu özellik, direksiyondan elinizi çekseniz bile aracı kontrolde tutabiliyor. Ufak çaplı virajların da üstesinden gelebilecek niteliklerde olan desteğin kullanıcıya bir bardak su içecek kadar aralık tanıdığını özellikle belirtmek gerekiyor. 10 saniye içerisinde eğer direksiyona tekrar temas etmezseniz sistem kontrolü tamamen sürücüye devrediyor. Şu aşamada bütün otomobillerde olduğu gibi Volvo XC40'da da bu özelliği "olmasa da olur" dahil etmemize neden oluyor elbette. Elektronik kısımda son olarak hız sınırı ve diğer yol tabelalarının algılanması konusunda kusursuz bir işleyiş oluşu da gözümüzden kaçmadı. [lpg start=24 end=30] MOTOR VE SÜRÜŞ DİNAMİKLERİ Volvo XC40 günümüz itibarıyla ülkemizde 2.0 litrelik dizel ve 1,5 litrelik benzinli motor ile satın alınabiliyor. Bu seçenekler arasından yaklaşık 800 kilometre boyunca bize eşlik edense, dört tekerlekten çekiş sistemiyle desteklenen 2.0 litrelik dizel ünite oldu. 190 beygir güç ve 400 Nm tork üreten bu D4 kodlu bu motorla birlikte 150 beygir güç ve 320 Nm tork üreten ikinci bir dizel seçenek de kullanıcıların tercih edebilecekleri arasında. Volvo'nun 8 ileri değerli otomatik şanzımanla kombin ettiği motorun sürüş karakteri, torkun alt devirlerden itibaren verilmesinden ötürü oldukça tatminkar. Bu karakterin en fazla hissedildiği yer de arazi koşullarındaki sürüşler. Volvo XC40'ın arazi konusunda vadettiği sürüş dinamikleri bu sayede bizi fazlasıyla mutlu etti. Elektronik olarak güç dağıtımından sorumlu olan 4x4 sisteminin işleyişi de sürüş modları arasında yer alan "off-road" ile uyumlu bir birliktelik sergiliyor. Süspansiyonların da bu bağlamda başarılı bir sönümleme karakteri ortaya koyduğunu ayrıca belirtmeden geçmeyelim. İşin "şehirli" yani asfalt dinamikleri kısmında da konfordan taviz vermeyen bir XC40 performansı elde ediliyor. [lpg start=31 end=35] Birlikte geçirdiğimiz 4 günün ardından genel itibarıyla olumlu bir yapı ortaya koyan motor/şanzıman kombinasyonun merak edilen son noktasıysa tüketim kısmında. Gerek trafik gerek arazi gerekse akıcı uzun yolu içerisine alan rotamızın sonunda 8,3 litrelik bir ortalama ile testimizi sonlandırdık. Doğrusun söylemek gerekirse bu motor tutumluluk konusunda çok aşırı dikkat edildiğinde 7,5 litre bandına düşürülebilecek bir performans ortaya koyuyor. Kompakt sınıfta yer alan bir SUV için bu değerlerin biraz daha az alt limitlerde olmasını beklediğimizi de söylemeden geçmeyelim. Tüm bu parçaları bir araya getirdiğimizde Volvo XC40'ın hitap ettiği kitle doğrultusunda hiçbir soru işareti yaratmayacağını söyleyebiliriz. Güvenlik konusunda güven veren bu yeni oyuncunun seçim noktasındaki en temel kıstasını ise fiyatlar belirleyecek gibi. Önümüzdeki süreçte şart edilebilir hibrit ve tamamen elektrikli olarak da kullanıcılarla buluşacak olan XC40, markası için de yepyeni bir kullanıcı kitlesine erişimin anahtarı konumunda. DETAYLAR Tasarım Ailenin diğer üyelerine paralel olarak şekillenen tasarım, farklı gövde tavan renkleriyle zenginleştiriliyor Kokpit Minimal bir kokpite sahip olan modelde vites topuzu bile bu felsefe üzerine kurulu Ses Sistemi Air Woofer teknolojisine sahip sekiz hoparlörlü Harman/Kardon ses sistemiyle eşsiz bir müzik deneyimi mümkün Bagaj 460 litrelik bir hacim sunan XC40’ta arka koltuklar tamamen pasif hale gelebiliyor Destekler Yarı otonom sürüş teknolojisi sayesinde sürücü odaklı hataların önüne geçiliyor Motor 2.0 litrelik dizel motor 400 Nm tork ile her koşulda isteklere başarılı şekilde cevap veriyor TEKNİK ÖZELLİKLER VE PUANLAMA