We Happy Few incelemesi
TANIDIK BİR DİSTOPYA
Gelelim oyunun ilgimizi bu denli çekmesine neden olan kısmına. We Happy Few; normalden farklı sonuçlanmış II. Dünya Savaşı sonrasını ele alan bir distopya hikayesi aslında. Üstelik ele alış şekli ve özellikleriyle oldukça aşina olduğumuz bir distopya hikayesi. Eğer Aldous Huxley’den Cesur Yeni Dünya’yı ve George Orwell’den 1984’ü okuduysanız, bu oyunda kimi zaman gönderme kimi zaman benimseme olarak kabul edebileceğiniz pek çok detayla karşılaşacaksınız. Örneğin daha oyunun hemen başında, karşımıza gelen gazete sayfalarında yer alan sistem için “sıkıntılı” haberleri sansürlememiz gerekiyor. 1984 okuyucuları bu durumu hemen hatırlamışlardır sanıyoruz ki. Geçmişte her ne yaşanmış olursa olsun, tarihin manipüle edilebileceğini, olmuş şeylerin olmamış, olmamışlarınsa olmuş gösterilebileceğini anlatan bu fikir oyunda da kendisine yer buluyor. İnsanların habere ulaşabildiği tüm kaynaklarda var olan bir gerçeği komple sildiğinizde onun yaşanmış olduğunu nasıl iddia edebilirsiniz ki? Hele de internet gibi bir kaynağın henüz var olmadığı zamanlardan söz ediyorsak… Eğer zorbalıkla yönetilen bir sistem size 2+2’nin 5 ettiğini ve zaten hiçbir zaman 4 olmadığını söylüyorsa, bir yerden sonra aksinden emin olsanız dahi cevabın 5 olduğunu kabul etmek zorunda kalırsınız. İşte We Happy Few böylesi bir ortamda hikayesine başlangıç yapıyor. Karşılaştığımız ikinci element ise bir başka yapımdan, Cesur Yeni Dünya’dan aşinalık hissettiriyor. Oyunda, etrafımızda olup bitenlerin farkına varmamamız adına devamlı “Joy” adı verilen haplardan kullanmamız gerekiyor. Bu hapı kullandığımızda, sürekli olarak mutlu ve huzurlu hissediyoruz kendimizi. Cesur Yeni Dünya’yı okuyanlar bilir, orada da benzer bir gerçeklikten soyutlayıcı hap kullanımı zorunluluğu söz konusuydu. Eylemlerimiz ve kararlarımız sonucu değil, devamlı olarak içinde bulunduğumuz bir mutluluk dünyası anlayacağınız…
HAYALİ BİR MUTLULUK
Şimdi burada felsefik bir tartışma ortaya koymak mümkün; hem We Happy Few hem de Cesur Yeni Dünya için… Üzüntüyü, kızgınlığı, öfkeyi, kıskançlığı bilen bizler adına, duygu devinimlerimizi elimizden alan böylesi zorba bir karar kabul edilemez görünüyor ilk başta doğal olarak. Ancak eğer bu duyguların hiçbirini asla bilmeseydik, hayatımız boyunca deneyim etmemiş olsaydık, yine de sahip olmadığımız için isyan edebilir miydik? Burada size devamlı mutluluk içeren bir yapı sunuluyor ve bu yapı haplar sayesinde gerçekleşiyor olsa bile, “olumsuz” olarak nitelendirebileceğimiz hiçbir duygu karmaşasını tecrübe etmiyorsunuz. Hayat sizin için mutlak huzurdan ibaret, gerçek olsa da olmasa da. Yaşadığımız tüm deneyimler bizde bu duruma karşı çıkma dürtüsü oluşturuyor ancak söz konusu deneyimler olmasaydı nasıl bir durumu tercih ederdik üstüne biraz düşünmek gerekiyor sanki. Oyun da bu düşüncenin sonuçlarını ortaya koymayı amaçlıyor zaten birazcık.