We Happy Few incelemesi
2018 yılının Ağustos ayında piyasaya sürülen ancak yaklaşık 2 yıl süresince erken-erişim sayesinde hayatımızda bulunan We Happy Few, sıkıntılarının büyük kısmından arınmış bir şekilde bizlerle birlikte. Atmosferin, mekaniklerden daha önemli olabileceğini gösteren bu güzel oyuna birlikte bakalım isterseniz.
Türk oyun camiası We Happy Few ismine bir süredir aşina aslında. “Pintipanda” olarak tanıdığımız muazzam yayıncı Tuna Akşen’in erken-erişim yayınları sayesinde oyun daha tam olarak piyasaya sürülmeden önce hakkında fikir sahibi olmayı başardık. Her ne kadar sayısız teknik sıkıntı, içerik eksikliği ve senaryo boşluğu ile tanımış olsak da kendisini, o kadar iyi ve potansiyeli yüksek bir atmosfer barındırıyordu ki heyecanlanmadan edemedik. Düşünün; aldığımız görevleri teknik sorunlar nedeniyle yerine getiremediğimiz, girmemiz gereken bölgelere giremediğimiz, yaptığımız bir eylemin bir süre sonra yok sayıldığını gördüğümüz bir oyun var ortada ama biz yine de heyecanlanıyoruz. Bu çok ciddi seviyede bir potansiyel barındırılırsa gerçekleşebilir ancak. We Happy Few’un potansiyelini ortaya koyan da ne görev çeşitliliği, ne oyun mekanikleri, ne grafikleri ne de teknik herhangi bir yapısı… Biz bu oyun için yalnızca geçtiği dönem ve ele aldığı konu nedeniyle heyecanlandık ki bazen böyle küçük şapşallıklar yapıyoruz.