Westworld 2. sezona bir buçuk saatlik efsane bir bölümle veda ediyor. Hikaye bittiği yerden yeniden başlıyor.
10 haftadır her pazartesi nefessiz izlediğimiz, her salı detaylı incelemelerine yer verdiğimiz Westworld, 2. sezona ağzımızı açık bırakan bir finalle veda etti. İlk sezon boyunca oluşturduğu hikayeyi bir sona ulaştırmayı başaran dizi, 3. sezon içinse karşımıza yepyeni bir olasılık çıkarıyor. 10. bölüm The Passenger ise, hem duygusal anlara tanıklık ediyor, hem de sürprizlerle bizi şaşırtmayı başarıyor. 10 bölüm süren bu maceraya sadece bizim için değil bazı karakterler için de perdeyi tamamen kapamış gibi görünüyor. İsterseniz ilk olarak söz onlardan biriyle, Ford’la başlayalım.
Geçtiğimiz bölüm incelemesinde Anthony Hopkins’i sezon finalinde göremezsek çok üzüleceğimizi söylemiştik. Neyse ki korktuğumuz başımıza gelmedi. Tam olarak düşündüğümüz gibi değildi ancak Hopkins’in hak ettiğimizi düşündüğümüz vedasını izleme şansı elde ettik. Dizi, Ford’un Arnold’ın hayalini tamamlamasıyla sezonu noktalarken, Ford neredeyse tıpkı ilk sezonda olduğu gibi kapanışını okyanusun hemen yanında yaptı. Bir dostuna veda ederken son kez ona yol gösterdi ve kendi hikayesini noktaladı. 3. sezondan itibaren hikayenin gidişatı itibarıyla bir daha Anthony Hopkins’i görebileceğimizi sanmıyoruz. Belki çok küçük anılarda yeniden karşımıza çıkar, ki bunu çok isteriz. Ancak usta aktörün zamanı 10. bölümle ne yazık ki doluyor.
Hopkins’in vedasından sonra şimdi gelin dizide neler oldu, detaylı bir şekilde ele alalım.
Bildiğiniz gibi diziyi Bernard’ın gözünden izliyoruz sezon başından beri. Tüm bu karmaşadan 2 hafta sonra uyanan ve hafızası birbirine karışmış bir Bernard’la açmıştık sezonu. Ve 2. sezon boyunca Bernard’la beraber o aradaki boşlukları doldurmaya çalıştık. Şimdi size o boşlukların izlediği tam zaman dilimini yazacağız. Böylelikle kafa karışıklığı olmuş olabilecek izleyiciler için zaman döngüsünü birazcık daha anlaşılır kılabileceğimizi düşünüyoruz.
Bernard’ın bu sezondaki tüm hikayesi, Ford’un ilk sezonda kendini vurmasından kısa bir süre önce başlıyor. Ford, Bernard’ı göndererek kendine özel kırmızı bir inciden kontrol ünitesi oluşturtuyor. Bu olay, William’ın James Delos’un son kopyasını öldürmeden önce “bir süre yalnız bırakmaya” karar vermesinden hemen sonra oluyor. Peki bunu nereden biliyoruz? Cradle yani Kafes’in hemen dışında kalan bölgede bu kırmızı inciyi oluşturan Bernard oradaki herkesi öldürüyor. Bu olayın hemen arkasından Ford’un kendini Dolores’e vurdurtması gerçekleştiği için William oraya geri dönecek vakti bulamıyor. Yani bu olaydan kimse haberdar olmuyor.
Ford’u başarıyla kopyalayan Bernard daha sonra 1. sezon finalinde gördüğümüz “şölen”e katılıyor. Dolores’in Ford’u vurmasıyla başlayan macerada, Bernard Hale ile kaçıyor. Bu süre zarfında şirketin konukları kopyaladığını öğrenen Bernard, mesh network sayesinde Peter Abernathy’nin yerini keşfediyor ve Hale ile oraya gidiyorlar. Ancak Abernathy’i alamadan bir karmaşa patlak veriyor, Hale kaçıyor fakat Bernard kalıyor. Askerler ikiliyi Dolores’in de olduğu Son Umut kalesine götürüyor. Dolores babasındaki bozukluğu fark edince Bernard’dan yardım istiyor, Bernard da o zaman Abernathy’de gizlenmiş anahtarı keşfediyor. Mesa çalışanlarının saldırısının ardından Abernathy, Hale’in eline geçiyor, Bernard’ı da Ford’un kontrolündeki Clementine kaçırarak Elsie’ye götürüyor.
Bernard’ın robot olduğunu anlayan ilk kişi Elsie oluyor. Çünkü Bernard hata veriyor. Elsie Bernard’a yardım ediyor ve James Delos’un yerini buluyorlar. Bernard burada Ford için kırmızı inci çaldığını hatırlıyor. Daha sonra ikili Mesa’ya dönerek cevap bulmak için Cradle’a (Kafes) gidiyor. Ancak Cradle’a erişim dışarıdan kapalı olduğu için Bernard sisteme bağlanmak zorunda kalıyor. Kafes bildiğiniz gibi hostların yedeklerinin tutulduğu yer. Bernard burad Ford’la buluşuyor ve Ford onun Kafes’te yaratıldığını söylüyor. Bu görevi de Dolores’e verdiğini çünkü Arnold’ı en iyi tanıyan kişinin o olduğunu belirtiyor. Bu sırada Dolores Mesa’ya saldırıyor ve babasının beynini çalıyor. Bernard Kafes’ten çıktığında ise Ford da onunla beraber geliyor ve planın yeni aşaması başlıyor.
Bernard, insanların sisteme erişmesini engellemek için sistemi bozuyor. Elsie ile bu kez Forge’a (Fırın’a) gitmeden önce Bernard Maeve’in zihninde Ford’un bıraktığı mesajı bulmasını sağlıyor. Bu da Maeve’in kurtuluşunda anahtar rol oynuyor. Daha sonra Elsie’yi de yanına alan Bernard, Ford’un ona sürekli ne yapması gerektiğini söylemesinden bıkarak onu zihninden siliyor ve Elsie’yi de geride bırakarak Fırın’a tek başına gidiyor. Fırın’ın kapısında Dolores ve William’la karşılaşan Bernard, aşağı ise sadece Dolores’le iniyor çünkü William Dolores’in tuzağına düşüp yaralanıyor. Burada Dolores’in insanlığı yok etmemesi için onu vuran Bernard yüzeye çıktığında onu Elsie ve Hale karşılıyor. Şu noktada 2. haftaya gelmeye çok yakınız.
Mesa’ya geri döndüklerinde Elsie, Ford’un dediği gibi Bernard’a ihanet ediyor. Ancak Hale’i idare etme planları da alt üst oluyor ve Hale Elsie’yi vuruyor. Bunun üzerine Bernard, kendi türünün hayatta kalmasını istediğini fark ediyor ve bir karar alıyor. İşte bu noktada işler çığırından çıkıyor. Dolores’in beynini alan Bernard, Hale’i yaratıp Dolores’in beynini onun vücuduna yerleştiriyor. Gerçek Hale, onun bedenini kuşanmış Dolores tarafından öldürülüyor. Yani dizinin başından bu yana 2 hafta sonraki süreçte gördüğümüz Hale aslında Dolores. Daha sonra Bernard kendini sahile götürerek zihnindeki anıları karıştırıyor ki onu bulduklarında anılarını ona karşı kullanamasınlar. Sonra da ilk bölümde uyanıyoruz…
Zaman dilimini açıklığa kavuşturduktan sonra şimdi de biraz Bernard ve Dolores’ten bahsedelim. Bildiğiniz gibi Dolores, Bernard’ın yapımında rol almıştı. Kafes içindeki simülasyonda Bernard’ın mükemmel olmasını sağlamaya çalışmış ve 11 binin üzerinde kopya üzerine çalışmıştı. 11 bin önemli çünkü mükemmel kopya için ne kadar fazla deneme gerektiğini de anlamış oluyoruz. Yani James Delos’un 149 versiyonu Bernard’ın yanında bir hiç. Ancak Dolores, Bernard’ı özüne tam olarak sadık yapmadığını da kaydediyor. Çünkü Bernard’ı birebir yaptığında Bernard yeniden Arnold’la aynı kararı alıyor ve Dolores’i ikisini de öldürmeye ikna etmeye çalışıyor. Böyle olunce Dolores bazı değişimler gerektiğine karar veriyor. Bu da Bernard’ın bunca zaman sonra hostlar için “yeni bir çözüm” bulmasını sağlamış.
Bernard’ın merhameti, Dolores’in acımasızlığına tosluyor elbette. Dolores insanları yok etmek isterken robotların kurtuluşunun da ölüm olduğunu düşünüyor. Çünkü Bernard’ın yarattığı küçük cennet yine bir kafesten fazlası değil. Ancak Bernard, Dolores’in insanları öldürmesine izin vermeyerek onu ilk etapta vuruyor. Ancak daha sonra insanların acımasızlığına ve sadece hayatta kalmak için yapabileceklerine şahit olan Bernard ölmek istemediğine karar veriyor. Bunun için de yine Dolores’e koşuyor.
Bu sırada Ford’u geri getirmeye çalışan Bernard’ın bölüm sonunda aslında Ford’u geri getiremediğini de anlıyoruz. Anılarındaki Ford’la konuşan Bernard aslında Ford’u kendi iç sesini görselleştirmekte kullanmış. Peki bu ne anlama geliyor? Bu Bernard’ın Ford’dan bağımsız kendi özgür iradesiyle seçim yaptığı anlamına geliyor. Kendi istediği kararı verip, kendi seçimini uyguladığı yani Bernard’ın kendi bilincine sahip olduğu anlamına geliyor.
Bölümde Fırın’a bağlanan karakterlerimizin keşfini de öğreniyoruz. William’ın başta James Delos olmak üzere tüm ziyaretçi insanları kaydettiği yerin tüm yönetimi ise Logan’ın elinde. Bunun sebebi de “ölümsüzlük” çalışmalarının James Delos üzerinde yapılması. Delos’un en çok değer verdiği ve en büyük pişmanlığı oğlu Logan olduğu için, karakteri en iyi tanıyan da o. Doğal olarak Delos’un anılarından oluşturulan Logan, onu en iyi yaratacak isim.
Nitekim öyle de oluyor. James Delos’un sadece parkta değil gerçek hayatta da kendisi gibi kararlar alabilecek kopyasını yaratıyor Logan. Ancak bu kopya ete büründüğünde istenilen sonucu vermiyor. Buradaki en güzel detay, Logan’ın, yani sistemin, insanların ne kadar basit olduğunu keşfetmesi. Robotlar öyle değil halbuki, onlarca seçenek, farklı sonuç ve karar var onlar için. Ancak insanlar için dönüp dolaşıp tek bir seçim ortaya çıkıyor. Tıpkı Arnold’ın kopyasının yine Dolores’e kendini vurdurtmaya çalışması gibi. Sistemi ne kadar geliştirirsen geliştir, Delos yine son görüşmesinde oğluna merhamet göstermiyor ve son ana kadar unutmayacağı o acımasız vedayı gerçekleştiriyor. Logan’ın “Dibi gördüm” cümleleri daha sonra James Delos’un 149. kopyası tarafından Bernard ve Elsie onu ziyarete geldiğinde dile geliyor.
İnsanların çok basit algoritmalar olduğunu çözen sistem onları kitaplara işliyor. Dolores de bu kitapları okuyarak gerçek dünyada insanlara karşı davranışları için avantaj sağlıyor. Hepsini okuyamıyor elbette ancak “yeterli” miktarda okuduğunu belirtiyor. Dolores’in en son eline aldığı kitap ise Karl Strand. Kendisi Bernard ve Hale ile sezon finaline kadar bizimle olan yeni Delos üst görevlisi. Strand’ın kitabını okuduktan sonra Hale kılığına girdiğinde, Dolores onu öldürüyor biliyorsunuz.
Bernard, Arnold’dan farklı olarak tüm robotları öldürmek yerine onlar için sanal bir ortam yaratıyor. Bunu cennet gibi de düşünebilirsiniz. Ve dizinin belki de en duygusal sahneleri burada geçiyor. Robotların Kapı olarak gördüğü o sanal evren sadece onlara açık ve her biri uçurumdan atlayarak oraya geçiyor. Bedenleri ölüyor ancak “ruhları”, dizideki haliyle kodları, sanal evrene geçiyor. Burada insanlardan uzak, özgür, kendi istedikleri gibi bir hayata sahip oluyorlar. Başka bir gezegen ya da evren gibi de düşünebilirsiniz. Dolores başta bunu istemese de daha sonra bu fikri onaylıyor ve Teddy’i de buraya gönderiyor. Çünkü Teddy’nin gerçek dünyada yapamayacağını, son konuşmalarından dolayı biliyor. Teddy gözlerini açtığında ise neler olduğunu anlıyor. Bu cennette tek başına kalan karakterimizin yeniden mutlu olması mümkün mü emin değiliz. Ancak uzun bir süre, belki de bir daha hiç bu karakterleri göremeyeceğiz. Çünkü Dolores onları “insanların ulaşamayacağı bir yere” gönderiyor.
Bernard bu bölüm Logan’dan öğreniyor ki oraya daha önce sayısız kez gelmiş ve bu cenneti bizzat kendi oluşturmuş. “Ford mu gönderdi?” diye sorduğunda aldığı cevap kendi ismi oluyor. Bunu Bernard’ın Dolores tarafından değiştirilen yönüne bağlıyoruz. Çözümü silahra değil robotlara özel bir cennette arasa da planı tam anlamıyla başarılı olamıyor. Ne yazık ki çok az sayıda robot bu cennete gitme şansına erişebiliyor.
Ford’un duygu dolu mesajından sonra çekirdek kontrolleri açan Maeve, Sizemore, Hector ve diğerleriyle buluşarak kızının peşine düşüyor. Daha önce yazmıştık, Maeve’in mesh network bağlantısı ona nereye gideceğini gösteriyordu. Ancak yolları dramatik bir şekilde ilk olarak Delos çalışanları tarafından kesiliyor. Burada hiç beklemediğimiz bir şey oluyor ve Sizemore kendini kahramanca feda ediyor. Dizideki her bir karakterin, karakter gelişiminin ne kadar ince ve etkileyici işlendiğini ortaya seren bir sahne adeta. Sizemore ilk tanıştığımız günden bu yana yaşadığı olaylarla inanılmaz bir şekilde kişiliğini yoğuruyor ve diziyi kahramanlar listesinde tamamlıyor. Hector için yazdığı konuşmayla kendine destansı bir son hazırlayan karakterimiz bizi kalbimizden vuruyor. Ancak ekibin derdi burda sonlanmıyor.
Peşi sıra Clementine geliyor. Bembeyaz atı, kana bulanmış bembeyaz elbisesi, peşinde taşıdığı rüzgarın esintisiyle ölüm getiriyor Clementine. Maeve’e eş değer güçlere sahip olan karakterimiz bir virüs gibi yayıyor robotların arasına düşüncelerini. Robotların birbirine girmesi çok kısa sürüyor elbette. Clementine’ın bedeni vurulup yere düşürülse de “beyninden” vurulmadığı için söz konusu virüs yayılmaya devam ediyor. Bu noktada sahneyi fazla dramatikleştirmek için Maeve’e kötü kararlar aldırıldığını düşünüyoruz. Çocuğunu korumaya giden Maeve çok zor bir karar alıyor ve onu “cennete” gönderiyor. Belki gerçekleri bilse bunu tercih etmezdi, emin değiliz. Ancak canından çok sevdiği için onu kaybetmeyi kabulleniyor. Gitmeden kıza annesi olduğunu söylemeyi de ihmal etmiyor. Bunu da mesh network’le ona anılarını hatırlatarak yapıyor.
Sonrasını ise asla anlamlandıramayacağız. Robotları durdurduktan sonra onları tam tersi istikamete sürebilecek güçteki Maeve’in orada vurulmayı beklemesini mantığımız almadı. Şüphesiz sahneyi çok dramatik yaptı. Özellikle Ake’nin son anda cenete adım atması ve Maeve’in arkalarından ölse dahi gülümseyerek bakması hem duygusal hem de tüyleri diken diken eden bir andı. Ancak Maeve bunu hak etmedi. Ford’un ince ince işlediği Maeve’in böylesine bir sonu olacağını düşünmezdik. Zaten kabullenmekte zorlanıyoruz ama buna teorilerde değineceğiz.
Robotların ölüme koşuşuna tanık olan Lutz ve Slywester’ın ise bölüm sonunda yaşadıkları üzüntü ve şoku tarif etmek zor. Bir şekilde hayatta kalmayı başaran ikiliden özellikle Lutz’un, Maeve’in ölmüş olmasını hala kendine kabul ettiremediği yüzünden okunuyor.
Dolores, Hale’in bedeninde adadan kaçarken Stubbs’la ilginç bir diyalog yaşıyor. Stubbs açık bir şekilde Hale’in Hale olmadığını anlıyor. Birinci sezondan beri şüphelendiğimiz durum ise üstü kapalı onaylanmış gibi hissediyoruz. Bildiğiniz gibi ilk sezondan bu yana Stubbs’ın robot olabileceğinden bahsetmiştik. Hale’e “Beni Ford işe aldı, ne zaman aldığını hatırlamıyorum.” diyen karakterimiz Ford’a sadık olduğunu ancak yeni dünyada belirlenen sınırların bulanıklaştığını söylüyor ve ekliyor “Ford’un benim için biçtiği görevden çıkmayıp park içindeki robotlarla ilgileneceğim.” Bu durumda “Parkın dışına çıktığında senin peşine düşmeyeceğim” demek istiyor Stubbs.
Bu ilginç konuşmanın ardından Dolores adadan kaçıyor ve çantasında biri Bernard olmak üzere 5 tane inci götürüyor. Gerçek dünyada ise kendimizi Arnold’ın evinde buluyoruz. Ford, robotlar kendini yeniden inşa edebilsin diye oraya gerekli donanımı da götürmüş üstelik. Arnold’ın hayalini gerçekleştiren Ford böylece sahneden tamamen çekilip, gelecek üstün ırkın savaşını kahramanlarımıza bırakıyor.
Burada önemli nokta Dolores’in kendi bedenini oluşturduktan sonra Hale’in bedenine başka birini ataması. Açıkçası Hale’in bedenini hangi host kullanıyor çok merak ediyoruz.
Dolores ve Bernard arasındaki konuşma da 3. sezona yön verecek cinsten. Bildiğiniz gibi her hikayede eğer bir kötü varsa onu durdurmak için bir de kahraman olması gerekir. Dolores ve Bernard kendi türlerinin geleceği için gerçek dünyada bir savaş verecek. Aynı hedefe sahip iki farklı karakter ve seçim de bizi bekliyor olacak.
Geçtiğimiz bölümün incelemesinde sezon finalinde bir sürpriz beklediğimizi yazmıştık. İlk sürpriz Hale’in ölmesi ve Dolores’in dönmesi oldu. Ancak asıl sürpriz William’da saklıydı. Dolores onu bulduğunda kendi gerçekliğini sorgulayan William’a kahramanımız kızının öldüğünü söyledi. İkili nedendir bilinmez beraber Fırın’a yol almaya başladığında ise bir kez daha dizinin bizi döngülere soktuğunu gördük. İlk sezonda genç ve beyaz şapkalı William’a bir yolculuğa çıkan Dolores, bu kez yaşlı ve siyah şapkalı William’la bir yolculuğa çıktı. İkilinin yolculuğu kısa sürdü gerçi. Dolores, William’a tuzak kurarak ona küçük bir “ders” verdi. Ancak William’a ölümü bahşetmedi. Bu bölüm ayrıca William, geçtiğimiz sezon çözemediği Arnold bilmecesini de çözmüş oldu. Ancak William’ın hikayesi orada noktalandı. Karakterimiz Ford’un oyununu tamamlayamadı ya da belki de en başından bu yana oyunun bir parçasıydı. Bunu teorilerde biraz açalım.
William’ın Dolores’i vurma çabasından sonra bayılmasının ardından kahramanımız uyandığında dizide zaman değişti. Yani artık o dönemin Westworld’ünde değildik. Zaten William asansörden inerken onu Bernard’ın karşılamama sebebi de bu. Ancak bu konu bizi kocaman bir boşluğa götürüyor. Nasıl mı?
Bernard ve Dolores Fırın’da aşağı indiklerinde Bernard Dolores’i öldürdü. Yukarı çıktığında ise onu Elsie, Hale ve diğer Mesa üyeleri karşıladı. Ortalıkda bir William yoktu yani. Ancak dizinin sonunda Hale kılığına girmiş Dolores, adadan kaçarken William’ın yaralı eliyle kurtulduğunu gördük. Bu arada nereden baksanız birkaç günlük boşluk var demektir. William’ın hikayesinin tamamını henüz bilmiyoruz yani. Orada vurulduktan sonra Fırın’a giremeden bulunmuş olabilir William.
Peki sonra ne oldu? Biz William’ın gözünü açıp uyanarak Fırın’a indiğini gördük. Ancak bu zaman diliminin gelecekte olduğunu düşünüyoruz. Çünkü orada Wiliam’ı ölen kızı Emily karşılıyor. Bu noktada daha önce parkta ölen kızın robot olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak biz öyle düşünmüyoruz. Biraz daha farklı bir teorimiz var. Teorimiz ise şu şekilde:
William, Fırın’ın içi boş alanında yürüyor ve James Delos’un odasına benzer bir odaya giriyor. Burada eşyalar daha siyah ağırlıklı kullanılmış. Ve konuşmalardan anlıyoruz ki karakterimiz Delos döngüsüne girmiş. Yani William ölmüş ve onu sisteme sokup canlandırmaya çalışıyorlar. Bunun içinde tıpkı James Delos’ta yaptıkları gibi, William’ın anılarından Emily’i oluşturmuşlar ve Emily babasına tamamen sadık bir kopya yaratmaya çalışıyor. Tıpkı Logan gibi.
Bu noktada akıllardaki ilk soru: Neden? Çünkü William’ın Delos’la son konuşmasında kahramanımız bu ölümsüzlük olayının doğru olmadığına karar vermişti. Kendisinin de kesinlikle dahil olmak istemeyeceği bir sistemdi. Ancak gelin görün ki kendisi sistemin bir parçası olmuş durumda. Bu oldukça garip bir durum. Ayrıca William’ın son olaylardan sonra öldüğü anlamına geliyor.
William en yoğun anılarından birini tekrar tekrar yaşamak zorunda bırakılmış. James Delos için takip edilen sistemden farklı bir sistem var. Emily, düşündüklerinden de uzun zaman harcadıklarını kaydediyor. Yani James Delos’un kopya sayısını katlamış olabiliriz. Bu da William’ın en az 5-6 kere vurulduğu bu kıyamet gününü sayısız kez yaşadığı anlamına geliyor. Kendi özel cehennemi yani. William’ı kim, neden döndürmek istiyor? İşte o 3. sezonun konusu. Ancak hiçbir bilgiyle, tamamen kör bir tahminde bulunmamız gerekirse, William, insanlığın aradığı kurtuluş olabilir gibi. Eğer Dolores başarılı olduysa ve dünyada bir kıyamet başladıysa, şirket onu ve yapabileceklerini en iyi hesap edebilecek aynı zamanda acımasız ve kana susamış birini sahaya sürmek isteyebilir. Tabii William’dan bir tane daha üretmenin ne kadar zor olacağını söylememize gerek yok diye düşünüyoruz. Kendisi dizide de defalarca belirtildiği gibi “nadir” bir tür ve “yeri doldurulamaz” cinsten bir karaktere sahip.
Ayrıca William’ın tüm hikaye boyunca bu döngünün içinde olduğunu da düşünülebilir. İkinci sezonun başından beri William’lı izlediğimiz sahneler, karakterimizin o anısının Delos döngüsündeki hali olabilir. Böylece bize hem o olayı anlatmış hem de döngüyü tanıtmış olurlar. 3. sezon ileri gelecekte başlayabilir anlayacağınız. Tabii William’ın Delos döngüsünde uyanması aynı zamanda bize Ford’un “Ne dilediğine dikkat et.” sözlerini getirdi. William’ın kendini istemediği bir noktada bulması onun “cezası” oluyor. Asla gerçekten ölemeyeceği bir cehennemde, kendi tercihleri olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Ford’un ona verdiği Kapı bilmecesi ise William’ın Delos döngüsünden çıkmasını sembolize ediyor gibi. William kapıyı bulamadığı için döngüden çıkamıyor. Hikayesi başladığı yerde bitip, bittiği yerde yeniden başlıyor.
Öte yandan Dolores’in parktan yanına aldığı diğer 4 kişiyi de çok merak ediyoruz. Bunlardan birinin Maeve olmasını gerçekten çok isteriz açıkçası. Dizinin özellikle final bölümünde ise farklı karakterlerin sık sık geçmişte söyledikleri cümleleri Dolores’ten duyduk. Dolores tüm bu zaman dilimi boyunca edindiği birikim ve bilgiyi dışarı yansıtıyor gibi görünüyor.
Açıkçası ikinci sezon bugüne kadarki en iyi bölümlerinden biriyle final yaptı. Gelecek sezon için şimdiden sabırsızlanıyoruz.