Westworld 2. sezon 2. bölümü ile bazı soruları cevaplarken küçük bir detayı da bizlerle paylaşmış olabilir. Çok çılgın bir teori ile bitireceğimiz incelemeye bir an önce başlayalım.
Tekrar bir araya gelmek anlamına gelen Reunion bölümü, akıllardaki pek çok soru işaretini gideren bir bölüm olarak karşıladı bizi. Bu açıdan daha çok ilginç bir bilmecenin içine ilerlemekten ziyade var olan parçaları izleyicinin birleştirebilmesi için oluşturulmuş gibi hissettirdi bize. Geçtiğimiz sezon ve bu sezonun ilk bölüm incelemesinde belirttiğimiz detaylar artık neredeyse gözümüze sokulurken “Bakın aslında o işin doğrusu o değil” demeye getirdiler bir yandan. Peki bu işin doğrusu neydi? Westworld neyi gizliyordu? Hepsini açıklayacağız. Ancak sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim. Meğer bunca zaman yanlış yöne bakıyormuşuz.
Ne yalan söyleyelim bu yazıyı kaleme alırken bir sabırsızlıkla yazdık. Çünkü asıl anlatmak istediğimiz şeyi sona saklıyoruz. Ancak bundan önce bu bölüm bize neleri anlatmış biraz bakalım. Geçen sezon incelemelerimizi okuyanlar bilir, Westworld’ün ötesinde bir Anthony Hopkins sevgisine sahibiz. Açıkçası ikinci sezonun başından bu yana usta oyuncunun yokluğunu da hissediyoruz. Onun mimikleriyle yaptığı küçük dokunuşların dahi anlamlandırılabildiği ilk sezonun ardından onun yokluğu hissediliyor. Ancak elbette Ed Harris, Evan Rachel Wood ve özellikle Thandie Newton bu sezon gerçekten çok büyük çaba harcıyor.
Gelelim bölümün başına. Anthony Hopkins’le açılışı yapmamızın sebebi bizi Robert’ın gençliğiyle karşılaştıran sekans oldu. Modern dünyada başladığımız hikaye, zaman diliminde bizi parkın kurulumundan da önceye götürüyor. Yani bir yatırımcı arandığı döneme. Arnold bu noktada “en iyi iş” olan Dolores’i hazırlarken onu paylaşma konusunda ise tereddütlü. Tam bu noktada Robert ve Arnold arasındaki farklılığı görebiliyoruz. Robert robotları robot olarak görürken, Arnold çoktan Dolores’le bir duygusal bağ kurmuş durumda. Bunu da Arnold’ın Dolores’i yaratırken kendi çocuğundan ilham almasına bağlıyoruz. Her iki karakter de “insanların içindeki güzelliği ve olasılıkları” görmeye odaklı. Dolores, Arnold için sadece bir robot değil, daha fazlası.
Öte yandan ilk dönemlerde Dolores’in konuşma döngüsünün kısıtlı olduğu görülüyor. Yapay zeka bir süre sonra konuşmayı döngüye sokuyor. Burada Arnold’ın yüzündeki hayal kırıklığı ise çok bariz. Çünkü Arnold tam Dolores’in bilgece konuştuğuna inandığı, bilinç kırıntıları gördüğü anda Dolores konuşmayı başa sarıyor.
Delos ailesinin bu işe yatırım yapmadan önce ailenin en küçük oğlu Logan’a özel şov yapıldığı görülüyor. Burada ise ilk nesil robotları görme fırsatı elde ediyoruz. Onlardan biri bölümün ilerleyen dakikalarında Dolores’in ordu kurma çabasıyla konuşmaya gittiği Konfederasyoncuların başıyken, arkada yürüyen kız da daha önce William’a “bu oyun sana göre değil” diyen küçük kız.
Bu noktada elbette bizim için önemli iki karakter vardı o da Talulah Riley’nin Angela karakteri ve Dolores. İkilinin ortak noktası sadece ilk nesil robotlardan olmaları değil beraber aynı Delos partisine katılmış olmaları. Angela bizzat Logan’ı ikna etmek üzere oradayken Dolores de Angela’yı daha sonra giyinirken görüyor. İkilinin şu an beraber çalışıyor olması bu noktadan sonra kimseyi şaşırtmaz diye düşünüyoruz. Çünkü Angela da Dolores gibi neler olduğu konusunda bilgili. Ancak Dolores daha sonra kendini birkaç kez daha olmaması gereken yerlerde bulduğu için neler döndüğüne daha hakim. Burada ilerlemeden Angela hakkında küçük bir detay daha verelim. Logan’a özel partide Angela tek bir el hareketiyle robotları durdurabiliyor. Tıpkı şu an Maeve’in sahip olduğu kapsamda bir kontrole sahip anlayacağınız.
İlk bölümde Angela’nın neden adamlardan birine kaçmasını söylediğini de yine bölüm içinde hemen anlıyoruz. Çünkü robotların hiçbiri parkın çıkış noktasını bilmiyor. Merkeze gidecek noktayı en azından. Kaçan adamı takip eden Angela, çıkış noktasını buluyor ve teknisyenlere ulaşıyorlar. Burada uyanması için neler olduğunu görmesi gereken Teddy’i uyandırdıktan sonra onları bekleyen tehlikeyi de öğreniyoruz. Her bir sektörü yok etmek üzere en az 800 kişi parka gelecek. Dolores’in Maeve gibi bir kontrol mekanizması olmadığı için işleri teknisyenle çözmeye çalışması ise elbette bizleri şaşırtmıyor.
Dizinin en vurucu anlarından biri Maeve ve Dolores karşılaşmasıydı. Açıkçası bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştik. Ancak bu bölüm zaten çok uzun da yer verilmedi buna. Maeve ve Dolores neredeyse zıt yönlere gidiyor diyebiliriz. Maeve daha Kuzey Batı yönüne hareket ederken Dolores Kuzey Doğu taraflarına ilerliyor. Bu karşılaşmada önemli olan ise Maeve’in sözleriydi. Dolores bir savaş olduğunu, özgürlüğünü korumak için Maeve’in de savaşması gerektiğini belirttiğinde Maeve, Dolores’in özgürlüğü doğru yorumlamadığını iddia etti. Teknik olarak aslında tüm karakterler Dolores’in emir zincirindeydi. Teddy’nin de bu konuda aklının hayli karışık olduğu görülebiliyor. Dolores’in liderliğinde hareket eden karakterlerin özgürlük gibi bir şansı olmadığını da hemen ilerleyen sekansta gördük.
Bir başkasının saygısını kazanmanın pek çok yolu vardır. Korku bunlardan biri. Birini yeterince korkutursanız mecburi bir saygı beraberinde gelir. Dolores de tam olarak bunu yapıyor. Sözleriyle ikna edemediği konfederasyoncuları öldürüp dirilterek onları ikna ediyor. Bu aşamada karakterimizin mevcut devrim ve devrim motivasyonundan askerlere bahsetmediğini görüyoruz. Bu da bize şunu sorgulatıyor. Dolores’in aradığı özgürlük kendi küçük çevresi için mi yoksa tüm robotları eşit şekilde kapsayan bir özgürlük mü. Belki de tek amacı özgürlük kılıfına sarılmış bir intikam ve yok etme savaşıdır…
Bölüm boyunca Dolores’i cennetten atılmış bir meleğe benzettik. Tanrı’nın topraklarından kovulmuş, kendi ayakları üzerinde durmak zorunda olan bir melek. Bunun için her şeyi yapabilecek bir karakter. Tanrı’yı öldürdüğünü anlatıp, kendi müritlerini toplayan bir karakter… İlginç bir karakter gelişimi yaşadığını söyleyebiliriz.
Bir diğer nokta ise geçtiğimiz sezon incelemelerimizde robotların o an çalışmasa dahi etraflarını dinleyebildiklerini söylemiştik. Dolores’in veri havuzunda tuttuğu onca şey de yine bu özellik sayesinde geliyor. Dizi bu bölüm bu söylediğimizi de öne çıkarıyor. Karakterimizin “Hatırlıyorum” dediği anılar arasında sadece gerçek dünya değil, Westworld içinde robotlar için zaman durdurulmuşken duydukları da yer alıyor.
İlk sezon William yani Siyahlı Adam’ın “kendi için olmayan” bir oyunun peşine düşmesini izlemiştik. Hemen her park sakini William’a “bu oyun senin için değil” demişti. Çünkü Arnold’ın oyunu robotlar için tasarlanmıştı. Labirent Dolores içindi. Şimdi ise artık Ford’un oyunundayız ve bu oyun insanlar, hatta spesifik olarak William için, tasarlanmış. Yani ilk sezonda aslında William oynuyor gibi görünse de Dolores’in oyununu izlerken şimdi Dolores’in oynuyor gibi göründüğü William oyununu izliyoruz.
Ford’un özenle yazdığı oyunda William’ın yanına savaşçı almasını istemediği hayli ortada. El Lazo’nun Ford’un sözleriyle William’ın teklifini reddetmesi de bunu ortaya koyuyor. Çünkü oyun sadece William için yazılmış.
Bu noktada Lawrence karakterini aynı ekiple farklı bir idam sahnesinde görüyoruz ki Lawrence sahneleri bize göre çok eğlenceli. Aynı zamanda bazı sakinlerin hala hikayelerine sadık devam ettiğini de bu sahne bir kez daha kanıtlıyor. Geçtiğimiz bölümde de benzer şekilde seyis çocuğun ve Milk Man ile ekibinin hikayelerine farklı şekilde de olsa devam ettiğini görmüştük. Lawrence parkın “konukları gezdiren” karakteri olduğu için Siyahlı Adam bir kez daha yanına onu almayı tercih ediyor. Bu noktada William ve Dolores’inse aynı yere doğru gittiği imasını veriyor dizi. “Hüküm yeri”ne.
Parkın asıl amacı
Farkındaysanız dizinin bazı noktalarından hiç bahsetmedik. Çünkü kalan önemli sahneleri teoriler kısmında anlatacağız.
Geçen sezon parkın konuklardan DNA toplayabildiğini söylemiştik. Bir önceki incelemede de bunu yüksek mertebedeki insanların robot klonlarını yaratabilmek için kullanabileceklerini kaydetmiştik. Hatırlarsanız Theresa geçtiğimiz sezon parkta üst kurulun çok daha büyük bir şey yaptığını söylemişti.
William bu bölüm “pazarlama ekibi”nin insanların gerçekten neyi sevdiğini anlamak için çok çaba harcadığını çünkü insanların bunu sakladığını söyledi. Daha sonra Dolores’le yaptığı konuşmada ise Dolores’in bir yansıma yarattığını belirtti. Yani bir insanın hangi koşullarda gerçekten ne karar vereceğini park öğrenebiliyor. Bu da insanlarla ilgili detaylı bir karakter profili çıkarmak demek. Elde edilen DNA’ların ise robot yapımında kullanıldığı düşününce… Delos isterse Amerika Başkanı’nın dahi birebir kopyasını yapıp “gerçek” diye dünyaya yutturabilir. Robot sistemini kontrol ederek de onu kontrol edebilir. Dizinin gerçek ve gerçekliğe bu sezon bu kadar kafa yormasının altında bu yatıyor diye düşünüyoruz. Gerçeğin hangisi olduğunu ayırt edemedikten sonra insan veya robot o kadar fark ediyor mu sahiden?
Ancak teori bununla sınırlı değil. Gelin asıl amacı söyleyelim şimdi: Sonsuz yaşam.
Bu bölüm William, Dolores’e bu parkta çalışanların dahi sormayı hayal edemeyeceği bir sorunun cevabı olduğunu söyledi. Delos şirketinin sahibi James Delos’un “emeklilik” partisinde ise Logan sonsuzlukla ilgili benzer bir imada bulunduğunda aklımız biraz karıştı. Ancak sonra ne bulduk dersiniz?
James Delos bu bölüm hayli kafamızı karıştıran bir karakter olmuştu. Tam bir iş adamı olan James Delos, fantezilere değili “gerçeklere” yatırım yapacağını söylüyordu. Bu yüzden konuklar hayli ilgilisi çekmişti. William parkta Dolores’le geçirdiği kalp kırıcı deneyimin ardından sözleriyle ve planıyla James Delos’u ikna etmiş ve parka yatırım yapılmıştı. Peki sonra ne oldu? James Delos’un emeklilik partisinde karakterimiz çok hasta görünüyordu. Pek zamanı olmadığı vurgusunu yapıyordu. William ise bazı şeylerin zamana ihtiyaç duyduğunu ama her şeyin iyi gittiğini belirtiyordu. Peki ya buradaki ima James Delos’un sonsuza kadar yaşama planıyla alakalıysa?
Şimdi sıkı durun, asıl bombayı patlatıyoruz. James Delos aslında dizinin başından beri bizimle olan bir karakterden başkası değil. James Delos aslında Peter Abernathy. Şimdi bu iddianın arkasındaki düşüncemizi açıklayalım. İlk sezondan bu yana aklımızda olan bir soru vardı. Neden Hale tüm bilgileri Peter’a yüklemek istedi? Neden özellikle Peter? Sonra Peter’ın o fotoğrafın ardından uyanması ve bilinç kazanması geldi aklımıza. “Yaratıcımla tanışmak istiyorum” demişti Peter. Hayli vahşi bir yapıdaydı hem de. Görünen o ki tüm bu olaylar çok da hoşuna gitmemişti. delosincorporated.com ise bize bir diğer ipucunu verdi. 2. bölümden sonra güncellenen siteye Hale’in ilk bölümdeki şifresiyle giriş yaptığımızda kapının ardından bizimle paylaşılan yeni videolar gördük. Bu videolar da benzer şekilde bir “sonsuz yaşam” kavramına yaklaştırıyordu bizi. Bu bölümde yer alan belirli sahneleri koymuşlardı. İlk bölümle yayınlanan video ise “Peter Abernathy’i bul” ekranıydı. Tüm noktaları birleştirince karşımıza James Delos’un Peter Abernathy olduğu teorisi çıktı.
Hatırlarsanız Peter’ın bilinç kazanmasını sağlayan fotoğraf, William’ın parkta düşürdüğü, James Delos’un kızının fotoğrafıydı. Birebir kendi halini yaratması gerçek dünyada fazla dikkat çekeceği için James genç halini yarattırdı. Ancak sonsuz yaşam hayalleri belli ki parkta aynı döngüde bir kukla olmaktan fazlasıydı… Bu noktada William’ın bazı ayarlamalarla işi değiştirmiş olabileceğini düşünmüyor değiliz.
Yazıyı tamamlamadan önce küçük bir teorimiz daha var. William’ın yarattığı ve “gizli” hüküm yeri, ilk bölümün sonunda gördüğümüz deniz olabilir diye düşünüyoruz. Tüm robotların da oraya gittiği düşünülünce, bu gizemli yerin denizin altına gömülmüş olması mantıklı geliyor. Yapılan kazının derinliği de bu düşüncemizi destekleyen detaylardan. Bu tarz bir klonlama operasyonu yapıldığı için Delos ailesinin herkesten gizli bir yer yaratması da mantıklı. Bu da bize Bernard’lı sahnenin dizinin sonlarına doğru yaşanan anlardan biri olduğunu düşündürdü. Yani biz birkaç bölüm daha aradaki o kayıp haftalarda yaşananları izleyeceğiz.
Bu bölüm için bu iki teorinin yeterli olduğunu düşünüyoruz. Haklı çıkıp çıkmadığımız ise gelecek bölümlerde belli olacak.