90’lı yılların oyuncuları için WolfensteIn denildiğinde akan sular durur. FPS türünün yaratıcısı olan 92 yapımı WolfensteIn 3D, günümüzün en popüler türünün ilk adımını muazzam atmıştı. 2014 yılına geldiğimizde aynı etkiyi yaratabilecek mi peki? Bir türün ilk oyununu yapmak önemli bir iştir. Ancak asıl önemli olan, bu oyunun yıllar geçse de unutulmayacak seviyede bir kaliteye sahip olmasıdır. Wolfenstein 3D o kadar başarılı bir oyundu ki, o dönemi yaşamış hangi oyuncuya bir karesini gösterseniz anında hatırlayacaktır. Bir Amerikan ajanı olan William “B.J.” Blazkowicz ile tanışmamız da bu sayede olmuştu. Her yara aldığında aşağıda yüz ifadesi değişen Blazkowicz, o dönemin en unutulmaz karakterlerinden birisi olmayı başarmıştı. Ayrıca kaç oyunda Mecha bir Hitler ile savaşabilirsiniz ki? Elbette unutulmaz bir oyun olacak Wolfenstein. Aradan geçen 22 yıl içinde Nazilerle olan savaşımıza bir iki kez daha devam ettik. Return to Castle Wolfenstein ve 2009 yapımı Wolfenstein seriyi canlı tutmaya devam etti. Ancak ilk oyundan bu yana üzerine en fazla düşülen yapım muhtemelen The New Order oldu. Wolfenstein: The New Order ► GİRİŞ ► ZAMAN UYUŞMASI ► CANIMZ KIYMETLİ ► DETAYLAR ► PUANLAMA ZAMAN UYUŞMASI Her oyunda olduğu gibi yine William Blazkowicz’i yönetiyoruz oyunda. Gerçek dünyada geçen 22 senelik fark oyuna da yansıyor. Çünkü o dönemin FPS anlayışı ile günümüzde durum çok farklı. Bu türün mekanikleri, işleyişi, hikaye aktarımı, süresi vb. pek çok unsur zamanla bambaşka bir yapıya büründü. O dönemin şartlarına göre yaratılmış bir karakterin günümüz mekaniklerinde eğreti durup durmayacağı merak konusuydu tabii ki. Neyse ki yapımcı firma hem senaryoda hem de oyun içeriğinde verdiği kararlarla bu sorunun üzerinden gelmeyi başarmış. Oyuna ilk olarak 1946 yılında başlıyoruz. Sürprizleri çok fazla bozmadan değinmek gerekirse, Blazkowicz yine Nazilere karşı bir saldırı düzenliyor ancak bu kez başarısız oluyor. Gelişen olaylar sonucunda bir patlama yaşanıyor ve kafasına saplanan bir şarapnel parçasıyla suyun dibini boyluyor. Bir balıkçı tarafından kurtarılsa da durum onun için iyi görünmüyor çünkü bitkisel hayata giriyor. Polonya’da bir akıl hastanesine yatırılan Blazkowicz, tam 14 yıl boyunca bitkisel hayatta kalıyor. Kendisi bu süreçte hiçlik içinde bir hayat yaşarken, Almanya ise İkinci Dünya Savaşını kazanarak dünyaya hükmetmeye başlıyor. Her yerde rejimin baskısı hissediliyor ve Naziler tüm insanlığa kök söktürüyor. 1946’da bile gelişmiş bir teknolojiye sahip olan Almanlar, geçen bu 16 yılda gelişimini sürdürüyor ve çok ileri noktalara ulaşıyor. Artık sokaklarda dev Mecha savaşçılar ve robot köpekler devriye geziyor ki baskıcı rejimin en temel koruyucuları da onlar oluyor. 1960’da ise Naziler kahramanımızın bulunduğu akıl hastanesini kapatmak istiyor ve baskına geliyor. 14 yıl boyunca onun her şeyiyle ilgilenen ve sürekli yanında olan hemşire Anya’nın saldırıya uğradığını gören Blazkowicz, uzun süreli uykusundan uyanarak tekrar hayata dönüyor. Bu noktadan sonra dünyanın geldiği durumu ve Nazilerin mutlak suretle engellenmesi gerektiğini gören kahramanımız, baskı rejimi altında da olsa yaşamlarını sürdüren direnişçilere ulaşarak göreve atlamış oluyor. Hikaye, inandırıcı olmayan parçalar barındırsa da Wolfenstein’ın derdi hiçbir zaman bu olmadı zaten. Alternatif bir zaman dilimi hikayesi olduğundan, bu tarz ilginçlikler barındırması çok da absürt değil. Aksine, geçmişten günümüze taşınmış bir karakteri yönetiyor olmamız nedeniyle oldukça tutarlı. Nasıl ki FPS türü değiştiyse, oyunun geçtiği dünya da değişmiş durumda ancak Blazkowicz aynı Blazkowicz. Hala tek derdi Nazileri öldürmek ve hala oldukça dan dun bir adam. Artık içerisinden geçtiği kapılar öyle basit yapılar değil ancak onun için fark etmiyor, o hala tekmeleyerek açıyor hepsini. Veya alarm sistemleri olmasına rağmen onun umurunda değil, mermi kusarak ve mümkün olan en yüksek sesi çıkararak yolunda ilerliyor. 1992 yılında yaratılmış bir karakter, bu sayede 2014 yılı oyununda eğreti durmuyor. Etraf günümüze uygun, yapılar günümüze uygun ama karakter geçmişten kalma. Bu da Wolfenstein’ın tam olarak barındırması gereken yapıyı sağlıyor. Eski ile yeninin lezzetli karışımı… Wolfenstein: The New Order ► GİRİŞ ► ZAMAN UYUŞMASI ► CANIMZ KIYMETLİ ► DETAYLAR ► PUANLAMA CANIMIZ KIYMETLİ Bu karışım sadece karakterle sağlanmıyor üstelik. Yazının başında oyun içeriğinde verilen kararların da bu konuda faydalı olduğunu söylemiştik. Bildiğiniz üzere günümüz FPS oyunlarında kullanılan çok temel mekanikler vardır. Bunlardan birincisi yaralandığımızda zamanla iyileşen karakterler tabii ki. Artık her mermi yediğimizde veya saldırıya uğradığımızda bir köşeye saklanarak tam sağlıkla yolumuza devam ettiğimiz oyunlar oynuyoruz her yerde. Ancak geçmişte bu durum böyle değildi. Eskiden yönettiğimiz karakterin 100 enerjisi olurdu ve yaralandıkça bu sayı düşerdi. Eğer sağlık paketi bulabilirsek enerjimizi yenilerdik, bulamaz isek Tahtalıköyü boylardık. İşte Wolfenstein: The New Order, köklerinde sahip olduğu bu özelliği geri getiriyor. Oyunda yine eskiden olduğu gibi belirli seviyede bir enerjimiz bulunuyor ve sağlığımızı çevredeki paketlerden sağlıyoruz. Günümüz oyunlarına fazla alışmış oyuncular için eminiz ki zorlayıcı ve kafa karıştırıcı gelecektir bu sistem. Çünkü “nasılsa sağlığım yenilenecek” rahatlığı ile önüne gelene saldırabileceğiniz bir oyun değil Wolfenstein. Her saldırınızı hesaplamalı, gerektiğinde gizlenerek hareket etmeli ve gelen tek bir mermiden bile kaçınmalısınız. Zorlayıcı değil mi? Ne güzel… BİRİNİ BİLE BIRAKMAM Günümüz FPS oyunlarında sıkça yer alan bir başka özellik de, yanımızda belirli sayıda silah taşıyabilmemizdir. Gerçekçiliği artırmak için uygulanan bu sistem aslında çok da mantıksız sayılmaz. Ancak biz böyle bilmedik oyunları. Karşımıza çıkan her silahı sırtlayan, istediği silahı çekip çıkaran karakterlerimiz vardı eskiden. Şimdikiler gibi süt çocuğu değildi onlar, hepsine yetecek kadar kas kütleleri bulunuyordu. Blazkowicz de öyle bir karakter işte. Gerçekçi veya değil, ihtiyacı olan her silahı taşıyabilir, kimse de sen ne yapıyorsun diyemez! Neyse ki oyunda çok fazla silah çeşitliliği yok da “ille de gerçeklik” diyen oyuncular çok rahatsız olmayacak. Seçenek anlamında 5-6 farklı silah bulunuyor oyunda ve bu gerçekten çok az böyle bir oyun için. Neyse ki çift elle silah kullanımı eklenmiş de bu durumun eksikliği hissedilmiyor. Blazkowicz tam bir savaş makinesi olduğundan iki tam-otomatik tüfeği eline alıp, en ufak ivme kayması yaşamadan hedefini tutturabiliyor. Ancak oyunda her zaman böyle mermi kusa kusa ilerlemiyorsunuz tabii ki. Yapımcılar günümüzün zorunluluğu haline gelen sessizce ilerleme mekaniğini pas geçmemiş. ÖNCE HİKAYE DİYENLERE Özellikle eski kurt oyuncular için bu oyunu oynamak adına çok fazla sebep aramaya gerek yok. Wolfenstein ismi bu oyuncular için yetecektir de artacaktır bile. Ancak karşımızdaki oyun sadece geçmişin ismini kullanıp üzerine yatan bir yapım değil. Özellikle dinamikleri, senaryosu ve verdiği eskiden kalma tadıyla çok kaliteli bir oyun olmuş. Sağlam bir tek kişilik oyun deneyimi arayan oyunculara gönül rahatlığı ile öneriyoruz. Wolfenstein: The New Order ► GİRİŞ ► ZAMAN UYUŞMASI ► CANIMZ KIYMETLİ ► DETAYLAR ► PUANLAMA Çift el silah kullanımı son derece eğlenceli ve kullanışlı olmuş. Sadece aynı silahı iki elimizde tutma zorunluluğu olmasa daha iyi olurmuş ama… Görselin solunda görmekte olduğunuz yaratık, oyunda canınızı bolca sıkacak olan robot köpekler. Mecha kullanımı konusunda Wolfenstein hala çok iyi. Almanya’nın kazandığı savaş sonrası dünyanın geldiği hal çok karanlık. Grinin tonlarından oluşan bu dünyanın tek rengi, kırmızı Nazi kol bantları… Oyun bazı noktalarda gizliliği zorunlu kılıyor. Silah kullanımına izin verilmeyen bu bölümlerde, bıçağımızla belirlenmiş hedefi indirmemiz gerekiyor. Wolfenstein: The New Order ► GİRİŞ ► ZAMAN UYUŞMASI ► CANIMZ KIYMETLİ ► DETAYLAR ► PUANLAMA PUANLAMA OYNANABİLİRLİK -8PUAN- GRAFİK -7PUAN- EĞLENCE -8PUAN- SES – MÜZİK -8PUAN- 7,8 YAPIMCI - DAĞITICI • MACHINEGAMES •BETHESDA SOFTWORKS PLATFORM • PC, PS3, PS4, XBOX 360, XBOX ONE Wolfenstein: The New Order ► GİRİŞ ► ZAMAN UYUŞMASI ► CANIMZ KIYMETLİ ► DETAYLAR ► PUANLAMA