Yapay zeka ve artırılmış gerçeklikle dönüşen çalışma alanları
Toshiba‘nın 2019 yılında aldığı bir kararla dizüstü bilgisayar markası için Dynabook markasıyla yola edeceğini açıklamasının ardından şirketin yeni cihazlarını Türkiye’de görmeye başladık.
Toshiba dizüstü bilgisayar markasının yerini alan Dynabook Türkiye İş Birimi yöneticisi Ronald Ravel ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Ronald Ravel, yapay zeka ve artırılmış gerçeklik teknolojileriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Artırılmış gerçeklik ve yapay zeka teknolojilerinin çalışma alanlarındaki kullanımı en önemli konumlardan biri sayılıyor. Bu teknolojiler özellikle müşteri hizmetleri ve destek birimleri tarafından tercih ediliyor. Amerikalı uluslararası yönetim danışmanlık şirketi McKinsey, pandemi sebebiyle kuruluşların yapay zeka teknolojilerine daha fazla yatırım yaptığını söylüyor. Dünya genelinde Destekli/Artırılmış Gerçeklik ilgili pazarın 2021 yılından 2028 yılına kadar her yıl ortalama yıllık yüzde 43,8 oranında büyümesi (CAGR) bekleniyor.
Yaklaşık iki yıl önce yapay zeka ve artırılmış gerçeklik teknolojilerine artan bir ilgi olsa da bu teknolojilerinin benimsenmesi zaman aldı. Dünyada etkisini sürdüren COVID-19 salgınıyla birlikte bu teknolojiler tekrardan konuşulmaya başladı. Seyahat etmenin imkansız hale gelmesi ve uzaktan çalışmanın zorunluluğa dönüşmesi bu teknolojilerin yeniden gündeme taşıdı. Pandeminin sona ermesi durumunda bile şirketlerin eski yöntemlere dönmesi beklenmiyor. Gerçekliğin geri dönüş olmayacak şekilde değişmesiyle yapay zeka ve artırılmış gerçeklik çözümleri, sağladıkları avantaj nedeniyle bir heves olmaktan çıkıp neredeyse olmazsa olmaz bir hale geldi.
Destekli gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojileri ne işe yarıyor?
Şimdi sırasıyla bu teknolojilere bir göz atalım. Assisted Reality (destekli gerçeklik) ve Augmented Reality (artırılmış gerçeklik) genellikle birbirinin yerine kullanılıyor, ancak bazı açılardan birbirlerinden ayrılıyorlar. Destekli gerçeklik, artırılmış gerçekliğin aksine, kullanıcının gördüklerini değiştirmiyor. Bunun yerine, çevre görünümüne fazladan bir bilgi katmanı ekliyor. Destekli gerçeklik, akıllı gözlük şeklinde olabiliyor. Artırılmış gerçeklik ise genellikle etraftaki şeyleri görmeyi tamamen engelliyor. Gerçekten de akıllı gözlük, destekli gerçeklik için en iyi uygulamalardan biri ve önümüzdeki yıllarda daha çok kullanılmaya başlanması beklenen destekli/artırılmış gerçeklik çözümlerinin teknolojinin mobilden kafaya takılabilen cihazlara geçiş yapmasıyla daha da hızlı yaygınlaşacağı öngörülüyor.
Yapay zeka, çalışma alanlarını kökten değiştirme potansiyeline sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Tüm dünyada aynı hızda büyüyen yapay zekanın bir sonraki teknoloji dalgasında en önemli teknolojilerden biri olması kuvvetle muhtemel. Günümüzde işletmelerin neredeyse dörtte üçü, otomasyon ve sınır bilişim cihazları gibi en son teknolojilere dayalı yeni iş modelleri oluşturmak için önümüzdeki üç yıl içinde yapay zekaya yatırım yapacaklarını dile getiriyor. Birçok işletme pandemi sonrasında önümüzdeki beş yıl içinde yapay zekayı ölçeklendiremedikleri takdirde işlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaklarına inanıyor.
Peki bu işletmeler açısından ne anlama geliyor?
Uzaktan yardıma yönelik talepte de büyük bir artış gözlenmiş durumda. Şirketler, teknik sorunları çözme gibi süreçlerin yanı sıra güçlendirme, montaj, üretim ve üretim hatlarının onarımı gibi süreçler için de takip, tanımlama ve sorun giderme için destekli ve artırılmış gerçeklik uygulamalarını tercih ediyor. Yapay zekanın, yalnızca işletmelerin gelişmesine yardımcı olması değil aynı zamanda büyümeyle ilgili hedeflere ulaşılmasına ve değer üretilmesine de yardımcı olacağına inanılıyor. 10 üst düzey yöneticiden 9’u, büyüme hedeflerine ulaşmak için yapay zekadan faydalanılması gerektiğini düşünüyor.
Destekli ve artırılmış gerçeklik, ayrıca talimatların yorumlanmasında geçen sürenin azalması, eğitim süresinin kısalması ve üretkenliğin artması dahil olmak üzere çok sayıda fayda sağlıyor. Özellikle üreticiler, bu avantajların en önemli itici güçlerinden birinin akıllı gözlükler olduğuna inanıyor. Kendi yaptığımız bir araştırma, işletmelerin yüzde 63‘ünün önümüzdeki üç yıl içinde akıllı gözlük kullanmaya başlayacağını, yüzde 47‘sinin daha iyi mobil çalışma, yüzde 34‘ünün gelişmiş veri toplama/işleme ve yüzde 39‘unun daha iyi paylaşım/iş birliği için kullanacağını ortaya koydu.
Gerçekten de Gartner, 2026 yılına kadar sermaye ve ekipman yoğun sektörlerin yüzde 75‘inin Destekli/Artırılmış Gerçekliği saha çalışanlarıyla ilgili maliyetleri azaltma ve bu maliyetlerden kaçınma için temel bir bileşen olarak kullanacağını tahmin ediyor.
Havacılık alanında montaj süreçlerinde destekli/artırılmış gerçeklik kullanımıyla elde edilen sonuçlar
- ● Yorumlama talimatlarında yüzde 90 ila yüzde 99 arasında azalma (bilgiye ulaşma süresi)
- ● Eğitim süresinde yüzde 85 azalma
- ● Genel teknisyen süresinde yüzde 35 ila yüzde 50 arasında azalma
- ● Üretkenlikte yüzde 40 artış
“Yapay zeka teknolojisinin zorlukları da devam ediyor”
Gelişen teknolojileri kullanıma almanın en önemli zorluğu, tam olgunlaşma sağlanana kadar entegrasyonlarda yaşanan sıkıntılar. Akıllı gözlüklerle ilgili güvenlik ve mahremiyet endişeleri ortaya çıkabilir. Örneğin, ameliyathaneler gibi tıbbi ve cerrahi ortamlarda kamera kullanımı çok hassas ve tartışmalı bir konu. Bu tür hassas kullanım alanlarında, akıllı gözlük gibi cihazların kullanımına önceden karar verilmeli ve herkesin yararına olduğu herkes tarafından anlaşılmalıdır.
Yapay zeka biraz daha gelişmiş bir teknoloji olsa da aynı zamanda maliyetli ve çok ciddi bir ön yatırım gerektirebilir. Son olarak, yapay zekanın aşağı ya da yukarı doğru ölçeklenmesi de zorlu bir süreçtir. Gartner, CIO’ların ve BT yöneticilerinin yapay zeka projelerini ölçeklendirmeyi zorlu bir süreç olarak gördüklerini ve üretim düzeyinde bir yapay zeka hattı oluşturmak için doğru araçlardan yoksun olmalarından dolayı projelerin yalnızca yüzde 53‘ünün prototipten ürüne dönüştüğünü tespit etti.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Bosch, Dynabook imzalı akıllı gözlüğü kullanıyor
Bu sorunlar büyük oranda küçük aksaklık olarak ele alınmalı ve uygulamayı imkansızlaştıracağı ya da zorlaştıracağı anlamına da geliyor. Yatırımlar, büyümenin en önemli unsurlarından biri ve çoğu yönetici, doğru bir şekilde uygulandıkları takdirde destekli/artırılmış gerçeklik ve yapay zekanın mükemmel yatırım getirileri vaat ettiği konusunda hemfikir. Örneğin Bosch, Çek Cumhuriyeti’nde teknik departmanlarda, özellikle bakım ve destek süreçlerinde kullanılmak üzere elektrik teknisyenlerinin üretkenliğini ve verimliliğini artırmak için kısa bir süre önce Dynabook Akıllı Gözlük çözümünü kullanmaya başladı. Bu akıllı gözlükler, ekibe o kadar değerli olduklarını kanıtladı ki, şimdi diğer uygulamaları ve kullanım alanlarını araştırıyorlar.
Diğer taraftan yapay zeka ve destekli/artırılmış gerçeklik cihazları, tüketici pazarına göre kurumsal pazarda çok daha fazla kullanım alanı buldu. Geleneksel olarak iş amaçlı kullanımla popüler hale gelen cihazların çıkış hızı her zaman biraz daha yavaştır. Destekli/artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik başlıkları, yazılımlar ve tüketiciler tarafından yapılan satın almalar dahil küresel harcamalar 2020 yılında 12 milyar dolara yükselirken, büyümenin büyük kısmı kurumsal sektörde gerçekleşti.
Yavaş yavaş tüketiciler arasında da popüler olmaya başladığından bu eğilimin daha da hız kazanacağı bekleniyor. Pandemi, destekli/artırılmış gerçekliğin ve akıllı gözlüklerin değerlerini gösterme fırsatını hızlandırırken azalan maliyetler, daha fazla güvenlik ve daha iyi eğitim sunma vaatleri sayesinde bu cihazlar etki alanını genişletmeye devam edecek. Büyümenin gerçeğe dönüşmesi için hemen olması gerekmiyor.